Beyoğlu'nda pasajlar ve hikayeleri
-----
2022-03-31 10:55:00
<p><b>Beyoğlu- İstiklal Caddesi ya da eski
adıyla Cadde-i Kebir girdiğiniz zaman kendinizi Avrupa’da hissettirecek birçok
han ya da yeni adıyla Pasajlarla karşılaşırız. Hepsinin de ayrı bir hikayesi
vardır. Nedir pasaj, niye pasaj diyoruz. İş hanı demiyoruz da pasaj diyoruz.
İşte kısa bir hikayesi pasajların:</b></p>
<p class="MsoNormal"><b>BEDESTEN-ARASTA-PASAJ –İŞHANI<br>
</b>Pasajların tarihi
İlk Çağ ve Orta Çağ dönemlerine kadar dayanmaktadır. Bedesten ve Arasta olarak
adlandırılan ticaret merkezlerinin bir devamı olan ve günümüze kadar ulaşan
pasajlar, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul’da da sık
aralıklarda bulunmaktadır. İstanbul’da
Kapalıçarşı’lar var. Mısır Çarşısı, İstanbul Kapalıçarşı. Bir de Arasta var.
Arasta da üstü açık Pazar yeri demek. Osmanlıda, kumaş, mücevher ve çeşitli
kıymetli eşyaların alım satımının yapıldığı, eşit büyüklükte kubbelerle örtülü,
bir çeşit kapalı çarşı olup bu yapıların ilk örneklerine 13. yüzyıl başlarında
Anadolu'da rastlanmıştır. Anadolu'da bilinen ve bugün hala kullanımda olan en
eski Bedesten Kahramanmaraş'tadır. Pasaj kültürü ise bize sonradan gelmiştir.
Bir kapısından girilip başka kapısından çıkılan iş yeri topluluğu olarak
bilinir. Ama bugün adı pasaj olmakla birlikte sadece belli giriş kapısı olan
pasajlar da var. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>OSMANLI İSTANBUL’UNDA PASAJLAR<br>
</b>istiklal Caddesi
pasajları arasında Sultan II. Abdülhamit’in mabeyincisi Sarıca Ragıp Paşa’nın
hayallerinin izleri de duruyor. Paşa, gayrimenkule yatırım yapmak arzusuyla
Levantenlerin ağırlıkta olduğu Beyoğlu’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm
sürdüğü kıtalara ithafen Anadolu Pasajı, Rumeli Pasajı ve Afrika Pasajı isimli
yapıları inşa ettirir. Restorasyon gören Afrika Pasajı dışında Anadolu ve
Rumeli Pasajları hâlâ kullanılıyor. 830 metrekarelik bir alana yayılan İtalyan
tarzı beş katlı kâgir yapı olarak tasarlanan Anadolu Pasajı’nın zemininde 17
dükkân, üst katlarında ise 20 daire yer alıyor.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>ANZAVUR PASAJI<br>
</b>800’lerin sonunda
buradaki iki ünlü kafenin, Andrea’nın Cafe Commerce’inin ve Pandeli Kastranakis'in
Cafe de Pera’sının yıkılmasıyla Aznavur Pasajı yavaş yavaş yapılanmaya başladı.
Başta yarım pasaj şeklinde inşa edilen Aznavur, 1924’te Tepebaşı yönünde
Aznavur’un oturduğu evin altından bir geçitle birleştirilince bugünkü halini
aldı. Hatta dönemin İtalyan mimarisinden izler taşıyan pasajda, 1940’lara kadar
Alexander Vasiliyadis’in kimyahanesi ve laboratuvarı vardı.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>ÖNCE OTEL SONRA PASAJ OLDU TOKATLIYAN<br>
</b>1805’te Hacı Krikor
Amira Kevorkyan’ın aldığı arsada Üç Horan Ermeni Kilisesi ile Ermeni
vatandaşlar için konut ve dükkanlar inşa edildi. 1870’deki yangında bu bölümler
yanınca, bir dönem burada tiyatro ve kafe-restoranlar hizmet verdi. Ama bunlar
da yanınca Tokatlı Mıgırdiç Tokatlıyan Efendi önce yeni restoran ve kafeler
kurdu. Sonra Kilise Vakfı’na borçlarını ödemekte zorlanınca burayı otele
çevirdi. Fransız mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen Hotel
Tokatlıyan 1909’da açıldı. İki dünya savaşı atlattı, işletmeci değiştirdi.
Yönetimi Üç Horan Ermeni Kilisesi’ndeki otel, 1960’da pasaja ve iş hanına
dönüştürüldü. Şimdilerde içinde, gözlük ve giyim mağazaları gibi pek çok dükkan
bulunuyor.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>MARKİZ PASAJI <br>
</b>Passage Oriental –
Markiz Pasajı: Passage Oriental, 1840 yılında İstanbul Boğazı’nın Rumeli
yakasında inşa edilmiştir. Bu yapının hem Beyoğlu Tünel’e hem de İstiklal
Caddesi’ne cephesi bulunuyor, namını dekorasyon ve hizmet anlayışından
alıyordu. Döneminin en iyisiydi ve içinde bulunan Markiz Pastanesi pasajın ün
kazanmasında da etkiliydi. Günümüzde Passage Oriental’in bir kısmı kullanım
dışındadır ve bir kısmı da Markiz Pasajı olarak hayatına devam etmektedir.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>PASAJ İKEN İSTANBUL’UN İLK
GÖKDÖLENİNE DÖNÜŞTÜ<br>
</b>Bon Marche Mağazası:
Günümüzde yerinde Odakule bulunmaktadır. Bon Marche Mağazası 1850 yılında bir
mağaza olarak inşa edilse de pasaj özelliği taşımaktadır. <br>
<b>YIKILDI AMA ASLINI KORUDU ATLAS PASAJI
VE SİNEMASI <br>
</b>Atlas Pasajı:1870 yılında Ermeni iş adamı Agop Köçeyan tarafından kurulan
Atlas Pasajı günümüzde de en işlek pasajlardan biridir. Aynı yıl çıkan yangında
birçok ahşap bina yok olmuş, pasaj da zarar görmüştür. Sultan Abdülaziz
zamanında Köçeyan için bu bina restore edilmiştir ve sonraki yıllarda pasaj
eklentisi yapılmıştır. 1932 yılında yapı komple onarılarak sanat merkezi haline
getirilmiş ve 1948 yılı itibariyle sinema olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde sinema ve tekstil mağazaları birlikte yer almaktadır.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>EDEBİYATI SEVERLERİ BULUŞTURAN PASAJ<br>
</b>Hazzo Pulo Pasajı:
1871 yılında inşa edilen Hazzopulo Pasajı, İstiklal Caddesi ve Beyoğlu
kültürünün halen yaşatıldığı bir pasajdır. Kurulduğu yıldan sonraki 25 yılda 2
kez ad değiştiren bu pasajı kimin yaptırdığı ise tam olarak bilinmemektedir.
İlk adı Hacapulo’dur ve bu ada sahip 3 farklı zengin iş adamı – bankerin
yaptırdığı iddia edilmektedir. Kayıtlarda da farklı isimler yer almaktadır. Hacopulo-Hazzopulo
Pasajı aynı zamanda üstü açık pasaj yapılarının en güzel örneklerinden biridir.
Pasajın bir diğer önemi ise edebiyattan gelmektedir. Osmanlı son dönem
tarihinde önemli bir yere sahip olan edebiyatçılar gerek yaşamlarında gerek
eserlerinde Hazzopulo Pasajı’na yer açmıştır. Ahmet Mithat Efendi ve Namık
Kemal bu pasajda bulunan matbaayı kullanıyor, Ahmet Haşim pasajı uğrak bir yer
olarak kullanıyor, Recaizade Mahmut Ekrem eserlerinde bu pasajdaki esnaftan
bahsediyordu. Aynı zamanda pasaj Türkiye’nin müzik kültürü için de önemli bir
yere sahipti. İstanbul’un ilk oda orkestrası Hazzapulo Pasajı’nda dinleyici ile
buluşmuştu.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>Hazzapulo Pasajı, 12 Eylül sonrası
askeri yönetim tarafından zararlı bulunarak bir dönem “Danışman Geçidi” olarak
anılmış ve han geçidine dönüştürülmüştür</b>.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>HEYKELLERİ İLE ÜNLÜ AYNALI PASAJI<br>
</b>Aynalı Pasaj: 1874
yılında inşa edilmiştir. Sokağa bakan heykelleri ile en dikkat çekici pasaj
olan Aynalı Pasaj (diğer adıyla Avrupa Pasajı) Çiçekler Sarayı Oteli, 1870
yılında yandıktan sonra onların yerine kurulmuştur. Pasaj günümüzde turistik
ziyaretleri ve hediyelik alışverişleri ile ünlüdür.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>TÜRK FİLMLERİNİN ÇEKİLDİĞİ ÇİÇEK
PASAJI<br>
</b>Çiçek Pasajı:
İstanbul mimari tarihine bırakılmış eşsiz bir mimari eser olan Çiçek Pasajı
varlığını biraz da Büyük Beyoğlu Yangını’na borçludur. Büyük yangında Naum
Tiyatrosu yandıktan sonra 1876 yılında yerine Galata bankeri Hristaki Zografos
tarafından yaptırılır. Banker bu yapı için dönemin ünlü İtalyan mimarı ile
anlaşır ve İstanbul’un tarih boyunca sevilecek bina projesini çizdirir.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">130 yıl
boyunca 24 ayrı dükkanda çok uluslu bir yapıyla hizmet veren Çiçek Pasajı,
Anadolu ve İstanbul’un çeşitli kültürlülerini bir araya getirmekte de başarılı
olmuştur. Pasajın adı yapıldığı yıllarda Hristaki Pasajı olsa da 1908 yılında
Sadrazam Sait Paşa’ya geçmiş sonrasında içindeki çiçekçilerle nam saldığı için
Çiçek Pasajı olarak anılmaya başlanmıştır. Daha sonra yıkım geçirmiş olsa da
1988 yılında aslına sadık kalınan bir mimari anlayışla restore edilmiştir. <br>
<b>İÇİNDE SİRK VE TİYATRO OLAN HALEP PASAJI<br>
</b>Halep Pasajı: Varlığını hala koruyan bu değerli pasaj 1885 yılında Halepli
M. Hacar tarafından inşa edilmiştir. Halep Pasajı ön bloğunda mağazalara yer
verirken iç tarafında ise ikinci bir yapı bulunmaktadır. Halep Pasajı tarihinde
sirk ve tiyatro gösterileri ile ünlenmiş, fazlaca rağbet görmüştür. 1904
yılında Mimar Kapanaki tarafından tiyatroya çevrilen yapı büyük bir tiyatro
salonuna sahiptir ve bu yönden de oldukça önemlidir. Dönem mimari geleneklerini
yansıtan balkon ve localar hala korunmaktadır.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>İÇİNDE SİNEMA OLAN SURİYE PASAJI <br>
</b>Suriye Pasajı:
İstanbul’un ünlü Çatı Lokantası’nın bulunduğu pasajdır. 1908 yılında yapılan
Suriye Pasajı 1911 yılı itibariyle bir sinema salonu olarak kullanılmış ve
Fransızca bir gazete olan İstanbul Gazetesi’nin matbaasına ev sahipliği
yapmıştır. Bu matbaa hala varlığını korumaktadır ve Matini adlı Rumca bir
gazete tarafından kullanılmaktadır. Suriye Pasajı aynı zamanda Beyoğlu’nun deri
ve kürk merkezidir. Bu pasaj günümüzde de deri ve kürk tasarımlarının satıldığı
mağazalara ev sahipliği yapmaktadır.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>BATI MİMARİSİ YERİNE OSMANLI MİMARİSİ
OLAN ELHAMRA HANI <br>
</b>Elhamra Hanı:
1920-1922 yılları arasında yapılan bu binanın tarihi önemi de büyüktür. Elhamra
Han Beyoğlu’ndaki Batılı mimariye bir tepki olarak yapılmıştır ve Beyoğlu’nda
Doğu izlerini sergileyen nadide binalardan biridir. Şerif Adapazarlı isimli bir
iş adamı tarafından Ulusal Mimari akımının etkisiyle yaptırılan bina, Osmanlı
ve Selçuklu mimarisinin izlerini taşımasıyla meşhurdur. Yapı 5 kemerlidir ve
Osmanlı cumbaları gibi görünen konsollara sahiptir. Detaylarında ince
işçiliklerle doğu süslemelerine rastlanır. Bununla birlikte yapıda Helenizm
akımına gönderme yapan 8 ayrı sütun bulunmaktadır.<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>RUMELİ PASAJI <br>
Sirkeci Garı’nın da mimarı olan Alman mimar Jachmund’un çizdiği Rumeli Pasajı,
1890’larda inşa </b>edildiğinde,
o zamanki adıyla Cadde-i Kebir’in en yüksek binasıymış. Mabeyin başkatibi
Eğribozlu Sarıca Ragıp Paşa tarafından caddeye yaptırılmış üç pasajdan en
görkemlisi bu. Pasajın 9 katı, 58 dairesi, 30 dükkanı ve İstiklal Caddesi’ne
açılan kapısı dışında Nane Sokak ve Maliyeci Sokak’a açılan iki kapısı daha
var. Binadaki eski dükkan ve işyerleri arasında pastaneler, kuyumcular,
terziler ve muayenehaneler varmış fakat özellikle 1960’larda bu pasaj
koleksiyon pulları satan pulcularla bilinirmiş. Meşhur Hacı Abdullah’ın
Beyoğlu’ndaki ilk lokantası da Rumeli Pasajı’nda açılmış.<br>
<b>ANADOLU PASAJI<br>
</b>Sarıca Ragıp Paşa’nın Beyoğlu’na kazandırdığı pasajlardan bir diğeri,
Beyoğlu’ndaki diğer pasajlarla karşılaştırıldığında pek de şaşalı olmayan
Anadolu Pasajı. Dışarıdan sıradan bir apartman gibi görünen fakat içine
girdiğinizde büyüklüğüyle sizi şaşırtan bir yapı. Son yıllarda geniş kapsamlı
bir yenilenme ile dönüşmeden önce Anadolu Pasajı’nın en önemli sakinlerinden
biri Hacı Salih Lokantası olmuş.<br>
<b>AVRUPA PASAJI<br>
</b>Bu pasajın, Londra’daki Burlington Arcade’in ya da Paris’teki Hausmann
Bulvarı’ndaki pasajların bir kopyası olduğu iddia ediliyor. 1874 yılında Ohing
Ailesi tarafından mimar Pulgher’e yaptırılan pasaj binası, 1870 Pera
yangınından önce bir sirke ve ünlü Naum Tiyatrosu’na ev sahipliği yapıyor, 56
metrelik pasajdaki 22 dükkan, İstanbul’un en ünlü manifaturacı ve düğmecileri
yer alıyormuş. Binanın çatısını süsleyen görkemli, renkli ve orijinal vitraylar
2003 yılında İngiliz Başkonsolosluğu’na yapılan saldırıda patlayan bombanın
şiddetiyle ne yazık ki paramparça olmuş. Bugün pasajın içinde Aynalı Geçit
adında bir etkinlik salonu bulunuyor, ayrıca birçok sahafa ev sahipliği yapan
Aslıhan Pasajı (ya da eski adıyla Krepen Pasajı) da Avrupa Pasajı’nın
bitişiğinde yer alıyor.</p>