Son yıllarda uzun ve sağlıklı yaşam üzerine yatırım yapmak popüler olsada uzmanlar 100 yıl yaşayabileceğimizi düşünmenin yanlış olduğunu söylüyor. Çünkü yapılan araştırmalara göre, insanlar yaşlandıkça, hücreleri ve dokuları hasar biriktirir. Rahatsızlıklar daha sık meydana gelir ve onarılması giderek zorlaşır. Bilim insanları ayrıca yaşam süresini etkileyen çok sayıda gen olduğunu belirtiyor.
Longevity (uzun ve sağlıklı yaşam) hareketinde ise patlama yaşanıyor. İnsanlar longevity gruplarına katılıyor ve ömürlerini uzatmasını umdukları için takviyelere inanılmaz derecede para harcıyorlar. Yatırımcılar, yaşla birlikte azalan işlevleri geri kazandırmak amacıyla hücreleri gençleştirmeyi hedefleyen araştırmaları destekliyor. Longevity savunucuları, bilimsel çabaların onları sonsuza dek yaşatacağını savunuyor. 63 yaşındaki girişimci Dr. Peter H. Diamandis yatırımcıların bu alandaki bilim insanlarıyla tanışmaları için geziler düzenliyor. Diamandis “Kendimizi nasıl gençleştireceğimizi ve canlandıracağımızı anlamaya başlayacağız. Bilimin yaptığı budur” dedi.
Devrimsel icat: Bu robotu, mantar kontrol ediyor
ORTALAMA YAŞAM SÜRESİ YAVAŞLIYOR
70 yaşındaki Olshansky bu konudaki araştırmalarından her zamankinden daha emin. O ve meslektaşları, 1990-2019 yılları arasında ABD ve en uzun yaşayan nüfusa sahip gelişmiş ülkelerdeki demografik ve ölüm verilerini inceliyor. Bu 30 yıl boyunca ortalama yaşam süresinin yavaşladığını tespit ettiler. Covid-19 pandemisi ortalama yaşam süresini düşürmeden önce bile ilerleme durmuştu. Olshansky “Ne olacağını görmek için otuz yıl bekledik. O zamanlar çok daha fazla saçım vardı” diyerek araştırmanın uzun bir süreye dayandığının altını çizdi.
Uzayda mahsur kalan astronotlar tehlikede mi? NASA "tuhaf sesleri" açıkladı
100 YAŞINA KADAR YAŞAYANLARIN SAYISI ARTSADA ORTALAMA YAŞAM SÜRESİ DEĞİŞMEYECEK
Geçmişten bugüne 100 yaş ve üzeri insanların sayısı arttı. Olshansky, İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden bebek patlamasının 100. yıldönümü olan 2046’dan itibaren bu kişilerin sayısının en dramatik şekilde artacağını söyledi. Ancak bu demografik artış ortalama yaşam süresini değiştirmeyecek. Olshansky, en iyi koşullarda yeni doğanların %10’undan azının 100. doğum gününe kadar yaşayacakları öngörülüyor.
Dijital aşk dönemi! Gerçek erkeklerden farkı yok: Kadınların tercihi yapay...
JAN VİJG'DE ARAŞTIRMASINDA OLSHANSKY'İ DESTEKLEDİ
Albert Einstein Tıp Fakültesi’nde Genetik Bilimler Başkanı Jan Vijg, farklı bir açıdan benzer bir sonuca ulaştı. Farklı ülkelerde ölen en yaşlı insanların doğrulanan maksimum yaşlarını tek tek ele aldı. Maksimum ölüm yaşı, en azından 1950’lerden 1990’lara kadar kademeli olarak artmış ve 1990’larda bir plato çizmişti.
Gökyüzü Çelik Kubbe ile korunacak! Hava savunma sisteminde tehditleri yok...
"GÖRÜNÜŞE GÖRE CALMENT SON"
1997’de 122 yaşında ölen Fransız Jeanne Calment’in hala doğrulanmış en yaşlı ölüm yaşı dünya rekorunu elinde tutmasına şaşırmıyor. Şu anda temiz su, antibiyotik, kalp hastalığı ve kanser gibi en önemli katillere yönelik iyileştirilmiş tedaviler ve daha sağlıklı yaşam tarzlarından yararlanarak en uygun koşullar altında yaşlılığa ulaşan yüz milyonlarca insan var. Eğer yaşam süresinin bir sınırı olmasaydı, bu asırlık insanlardan bazıları şimdiye kadar Calment’in rekorunu kırmış olurdu. Vijg, “Görünüşe göre bu son” diyerek bu konuda olshansky'i destekledi.
BMW'den dünyada bir ilk! Seri üretime geçiyor
"MÜDAHALELER YAŞAM SÜRESİNİ UZATMAZ"
Nobel ödüllü Venki Ramakrishnan, mayıs ayında Harvard Üniversitesi’nde kalabalık bir dinleyici kitlesine neden öldüğümüzü yaptığı araştırmalar çerçevesinde açıkladı. Ramakrishnan mevcut müdahalelerin yaşam süresini önemli ölçüde uzatacağına inanmıyor.
Dijital aşk dönemi! Gerçek erkeklerden farkı yok: Kadınların tercihi yapay...
"İNSAN YAPISI DÜŞÜNÜLENDEN DAHA KARMAŞIK"
Yaşlanmayı tersine çevirecek tekniklerin uzun bir süre boyunca beyin de dahil olmak üzere vücuttaki her sisteme yardımcı olması gerekecektir. Ramakrishnan “Yaşlanmanın nedenlerini ortadan kaldırmak için mühendislik yapmak insanların düşündüğünden daha karmaşık” dedi. Tıbbi ilerlemenin devam etmesi halinde 2000’li yıllarda doğan yenidoğanların çoğunun 100 yaşına kadar yaşayacağını öngören bir makalenin ortak yazarı olan Kaare Christensen, kimin haklı olduğunu bilmek için henüz çok erken olduğunu söyledi. Gelecekteki ilerlemeler, duraklayan yaşam beklentisi kazanımlarını telafi edebilir. Christensen “Bu gerileme geçici olabilir” açıklamasında bulunmuştu.
Yorum Yaz