İsa/Mesih'in yeryüzüne inmesi için Ortadoğu'ya Yahudilerin hakim olması gerektiğini düşünen Evanjelik kadro ABD'de yönetimi ele aldıktan bir süre sonra dünya, tarihin en tartışmalı illüzyonunu canlı yayında izledi.
George W. Bush liderliğindeki NeoCon ekip Washington'da iş başındayken, Rockefeller Ailesi'ne ait Dünya Ticaret Merkezi binaları (İkiz Kuleler) 11 Eylül 2001 sabahı sözde uçak çarpmasıyla ardı ardına yıkıldı.
Miadını tamamlayan ve zaten yıkımı için hazırlık yapıldığı bilinen binalar, dünyayın gözü önünde, tüm televizyonlar canlı yayın yaparken yerlebir oldu.
Teröristlerce kaçırıldığı iddia edilen yolcu uçakları, 110'ar katlı Dünya Ticaret Merkezi binalarına çarptı. Bir diğer uçağın ABD Savunma Bakanlığı'na (Pentagon) çarptığı ileri sürülürken, kaçırıldığı söylenen 4. uçak ise iddiaya göre Washington'u hedeflerken yolcuların müdahalesiyle rota değiştirdi ve Pensilvanya'ya düştü.
Karanlık olayda 3 bine yakın insan öldü. Amerikan yönetimi uçaklı saldırılarda tüm sorumluluğu, CIA'nın Rusya'ya karşı Afganistan'da kullandığı Usame bin Ladin'e ve örgütü El-Kaide'ye yükledi.
Müslüman ülkelere yönelik işgaller için aparat görevi gören El-Kaide, NeoCon Bush ve ekibine 'Büyük İsrail' yolundaki haritayı uygulama fırsatı sağladı. ABD ordusu, 11 Eylül sözde saldırısını bahane ederek önce Afganistan'a, ardından Irak'a saldırdı.
11 Eylül saldırısı öncesi Amerikan ordusunda görevli Ralph Peters, Ortadoğu'daki pek çok ülkeyi bölmeyi amaçlayan 'Kanlı Sınırlar' haritasını hazırlamıştı. İsrail çevresindeki tüm devletleri küçük parçalara ayırıp güçsüz birer kanton haline getirmeyi amaçlayan bu haritanın ilk aşaması, 11 Eylül sonrası devreye sokuldu.
11 Eylül'ü takip eden günlerde Pentagon binasını ziyaret ettiğini anlatan Amerikalı general Wesley Clark, yakın dostu olan bir generalin kendisiyle Savunma Bakanlığı'nda hazırlanmış belgeyi paylaştığını yıllar sonra anlattı.
Dönemin Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ile yardımcısı Paul Wolfowitz'in ofisinden çıkan belge '5 yıl içinde parçalanması gereken' şu ülkeleri gösteriyordu: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan, İran...
Kabus gibi çöken El Nino ekonomik etkisini gösterdi: Kuraklık sonrası...
LİSTEDEKİ ÜLKELERE NE OLDU?
Soykırımcı kimliği 2024 dünyasında daha iyi anlaşılan ABD ordusu, İsrail'in çıkarları doğrultusunda 2003 yılında Irak'ı işgal etti.
Amerikan işgaliyle gelen felaketler zinciri Irak'ta 1 milyonun üzerinde insanın ölümüne yol açtı. Ülkenin tüm kaynaklarını sömüren Coniler, aradan 21 yıl geçmesine rağmen Irak topraklarını hâlâ terk etmedi.
11 Eylül sonrası NeoCon Evanjelist ekibin sık sık tehdit ettiği Suriye de işgalden nasibini aldı. 2011 yılında başlayan iç savaş, ülkenin fiilen parçalanmasına yol açtı. Amerikan ordusu Suriye topraklarının 3'te 1'ini terör örgütü PKK/YPG ile ortaklaşa işgal etti.
Libya'da ise sonu Muammer Kaddafi'nin öldürülmesiyle bitecek iç isyan tertiplendi. 2011'de başlayan istikrarsızlık 2019'da CIA devşirmesi Halife Hafter'in devreye girip Trablus'u işgale kalkışmasıyla had safhaya ulaştı.
Meşrû yönetimin ayakta kalabilmesi için Türkiye'nin müdahale etmek zorunda kaldığı Libya'da sorunlar çözülmedi. Ülke fiilen ikiye ayrılmış durumda.
El Kaide türevi Eş Şebab örgütünün insafına bırakılmış Somali ise Batılılar tarafından yok olmaya terk edildi. Büyük kısmı terör örgütlerince kontrol edilen Somali, 2011 sonrası Türkiye'nin çabaları sayesinde istikrar elde etme imkanı buldu.
Doğu Afrika'nın önemli ülkesi Sudan ise önce iki parçaya ayrıldı; ardından 2023 Nisan'ı itibariyle iç savaşa sürüklendi. Nüfusun yarısının açlıkla pençeleştiği, tecavüz ve ölümün kol gezdiği ülke bir kez daha parçalanmanın eşiğinde bulunuyor.
Gazze'de soykırım yürüten ABD-İsrail'in bir sonraki hedefi Lübnan oldu. NeoCon-Evanjelist-Siyonist çetenin çıkarları ve sözde 'Büyük İsrail' hedefi doğrultusunda Lübnan'ın da önümüzdeki dönemde işgal edilerek parçalanması bekleniyor.
Fransa'da PKK konseri! Festival adı altında terör propagandası yaptılar!
11 EYLÜL'ÜN ARDINDAKİ YALIN GERÇEK
İşgallere yönelik hazırlanmış 'master plan'ın başlangıç safhasını teşkil eden 11 Eylül olayında gerçekler, aradan geçen 23 yıla rağmen tam olarak aydınlatılmış değil.
Henüz yeni havalanmış, deposu benzinle dolu alüminyum alaşım uçakların 9 şiddetinde depreme dayanıklı binaları yıkabilmesinin fizik kurallarına göre imkansız olduğu biliniyor.
Bina kolonlarına önceden patlayıcı yerleştirildiği, uçakların çarpmasıyla birlikte tahrip gücü yüksek bu bombaların uzaktan infilak ettirilerek İkiz Kulelerin yıkılmasının sağlandığı düşünülüyor.
Aradan geçen 23 yıl boyunca çok sayıda görgü tanığı da kulelerdeki ardışık patlamaları doğruladı.
11 Eylül ve sonrasında yaşananlara bakıldığında, Amerikan derin devletinin tarihin en büyük illüzyonuna imza attığı iddiaları artık yadsınamaz bir boyut kazandı. Bu esnada soykırımcı siyonistler ise sözde 'vaat edilmiş topraklarda hakimiyet' hedefine her gün bir adım daha yaklaştı.
Yorum Yaz