Gazze'nin ardından Lübnan'da soykırıma başlayan katil İsrail dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Son olarak "İsrail'in Vietnamı" başlıklı bir analiz yayımlayan Financial Times, İsrail'in Lübnan işgalini mercek altına aldı.
İsrail'in bu hafta Lübnan'a başlattığı kara harekâtı, son 50 yılda kuzey komşusuna yönelik çok sayıda işgalin ardından geldi ifadeleri ile haberine başlayan Financial Times, "Ancak İsrail liderleri, bazı tarihçilerin 'İsrail'in Vietnam'ı' olarak adlandırdığı bu ülkeye asker gönderme kararından sık sık pişmanlık duymaya başladılar." ifadelerini kullandı.
Habere devam eden Financial Times şöyle devam etti;
1948 yılında İsrail'in kurulmasının ardından Filistinli mülteciler sınırı geçerek Lübnan'a akın etti. Ülke kısa sürede militan Filistin Kurtuluş Örgütü gibi silahlı grupların üssü haline geldi ve Arap-İsrail çatışmasında bir savaş alanına dönüştü.
İsrail'in ilk işgalleri sürgündeki Filistinli militan grupları sınırdan uzaklaştırmayı amaçlarken, ardından gelen şiddet Hizbullah gibi yeni düşmanların ortaya çıkmasına neden oldu. Hamas'ın geçen yıl 7 Ekim'de düzenlediği saldırının ardından İsrail'e roket atmaya başlayan İran destekli Şii militan grup, artık İsrail'in yenmek istediği düşman.
El altından Su-57 parçası satın aldılar! Avrupa'yı kendi silahları ile...
İLK İŞGAL 1978'DE
1978 yılında İsrail, 35 İsraillinin ölümüne neden olan ve İsrail-Mısır barış görüşmelerini raydan çıkarmayı amaçladığı anlaşılan bir Filistinlinin İsrail'de bir otobüse düzenlediği saldırıya misilleme olarak Lübnan topraklarına ilk kara harekatını başlattı.
Filistinli saldırganların Lübnan'ın güneyinden yola çıkmaları, İsrailli komutanlara FKÖ'yü Lübnan'ın en uzun nehri olan ve güney sınırından yaklaşık 30 km uzanan Litani nehrinin ötesine itmek için bir neden verdi.
İsrail birlikleri Mart 1978'de büyük bir hava ve deniz desteği kullanarak ve Lübnanlı Maruni Hıristiyan milislerle koordinasyon kurarak güney Lübnan'ı işgal etti. İsrail ordusu, bir hafta süren saldırıda FKÖ altyapısını yok ettiğini ve 300 Filistinli savaşçıyı öldürdüğünü söylüyor. Ancak bazı tarihçiler 1,000'den fazla sivilin öldürüldüğünü ve on binlerce kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor.
Lübnan'da patlatılan çağrı cihazları Türkiye'de de satılıyor! Üstelik çok uygun...
SÖZÜNÜ TUTMADI BEYRUT'U KUŞATTI
1982'de Filistinli bir silahlı adam İsrail'in İngiltere Büyükelçisine suikast girişiminde bulundu ve İsrail buna ikinci işgalini başlatarak karşılık verdi. İsraillilerin amacı Filistinli militanları sınırdan uzaklaştırmak ve kuzey İsrail'e yönelik roket saldırılarını sona erdirmekti.
Sağcı Likud partisinden Başbakan Menachem Begin, İsrail'in Lübnan topraklarını elinde tutmayı planladığını reddetti ve askerlerini “mümkün olan en kısa sürede” eve geri getireceğini söyledi.
İsrailliler karşı koymadan geçtiler ve hatta Filistinli ve Şii milisler arasındaki çatışmalardan bıkan bazı Lübnanlılar tarafından memnuniyetle karşılandılar. Ancak Begin'in İsrail askerlerini hızla geri çekme sözü yerine getirilmedi.
İsrail güçleri ve onların Maruni Hıristiyan müttefikleri güney Lübnan'ı ele geçirdi, kuzeydoğuda Suriye ordusuyla çatıştı ve Filistinli savaşçılarla Lübnanlı müttefiklerinin üslendiği batı Beyrut'u kuşattı.
Lübnanlı-Filistinli gazeteci Samir Kassir daha sonra bunu, Filistinli komutanları hedef alan ancak “binlerce” sivilin ölümüne neden olan “neredeyse havadan, karadan ve denizden kesintisiz” üç aylık bir bombardıman olarak tanımladı. FKÖ sonunda ABD'nin arabuluculuğunda yapılan bir anlaşmayla sürgüne gönderildi ve Tunus'u yeni merkezi yaptı.
Hizbullah'tan Beyrut saldırısına cevap: İsrail'in kuzeyine onlarca roket atıldı
İŞGALCİLER BATAKLIĞA SAPLANDI
Ancak Hıristiyan milis lideri ve yeni seçilen cumhurbaşkanı Beşir Gemayel'in Eylül ayında suikasta kurban gitmesinin ardından İsrail birlikleri Lübnan başkentinin batı bölgelerini işgal etti ve İsrail destekli Lübnanlı Hıristiyan milisler Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında yüzlerce Filistinliyi katletti.
Daha sonra yapılan bir İsrail soruşturması İsrail'in bu katliamda “dolaylı” sorumluluğu olduğunu ortaya çıkaracak ve Ariel Şaron'u savunma bakanlığından istifaya zorlayacaktı.
Yaklaşık 400 askerini kaybetmesine rağmen IDF, sınır ötesi roket saldırılarını sona erdirme hedefinde başarısız oldu. Çatışmadan Hizbullah çıktı ve İran'daki teokratik rejimin desteğiyle İsrail'e saldırdı.
İsrail 1983 yılında güney Lübnan'dan çekilmeyi kabul etse de, askerleri 1980'ler ve 1990'lar boyunca toprak parçalarını işgal etmeye ve saldırılar düzenlemeye devam etti. Çatışmalar sivillerin ölümüne ve güneydeki insanların kitlesel olarak yerlerinden edilmesine neden oldu.
İsrail, sınırın Lübnan tarafında “güvenlik bölgesi” olarak adlandırdığı bölgeyi muhafaza etti ancak işgalciler askeri bir bataklığa saplandı.
İki ülke güçlerini birleştirdi: 2500 adet yenilenmiş tank sahaya inecek!...
MAVİ HAT ÇEKİLDİ AMA...
2000 yılında İşçi Partili Başbakan Ehud Barak yönetimindeki İsrail, güvenlik şeridini tek taraflı olarak terk etti. Hizbullah zafer kazandığını iddia etti ve BM tarafından İsrail, Lübnan ve Golan Tepeleri arasına “mavi hat” çekildi.
Ancak sınır ötesi çatışmalar devam etti ve 2006 yılında Hizbullah sınır ötesi bir baskınla iki İsrail askerini kaçırdı ve sekizini öldürdü. Bunun üzerine İsrail cezalandırıcı bir hava saldırısı başlatarak Hizbullah hedeflerini ve diğer altyapıyı vurdu ve birliklerini güney Lübnan'a geri gönderdi.
34 gün süren savaşın ve her iki tarafın da ağır kayıplar vermesinin ardından İsrail geri çekildi. Hizbullah, teknik açıdan üstün ve daha iyi silahlanmış İsrail ordusunun saldırısına karşı koymuştu.
Dönemin İsrail başbakanı Ehud Olmert'in popülaritesi, bir hükümet raporunda savaştaki “çok ciddi başarısızlıkların” eleştirilmesinin ardından %3'e kadar düştü.
1701 sayılı BM kararı Hizbullah ve İsrail'e Güney Lübnan'dan çekilme çağrısında bulundu.
Bir ay süren çatışma, Hizbullah ve İsrail'in sınır bölgelerinden çekilerek yerlerine BM barış gücü askerleri ve Lübnan ordusunun geçmesini öngören 1701 sayılı BM kararıyla sona erdi.
Her iki taraf da kararın şartlarını gerektiği gibi uygulamadı ve sınırda kaynamaya devam eden bir çatışma bıraktı. İsrail'in son saldırısı öncesinde Başbakan Benjamin Netanyahu Hizbullah'ı “aşağılamaya” devam etme sözü verdi.
Yorum Yaz