3 yıla yakındır devam eden ve iki tarafın da mutlak üstünlük kuramadığı Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin Rus analistlerden çarpıcı bir yorum geldi. Savaşın gerçek kazananı Türkiye diyen analisler, "Ankara mevcut çatışmadan iyi para kazandı ve Batı mallarının Rusya'ya ikincil ithalatı için bir merkez haline geldi." yorumunu yaptı.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın genel bağlamını değerlendiren uzmanlar, her bakımdan çatışmaya dahil olan ülkelerin kazanç ve kayıplarını analiz etti.
Analizde Batılı ülkelerin Ukrayna'yı mali acıdan destekleme konusunda artık eskisi kadar çaba göstermediği belirtilirken, Zelensky hükümetinin yakın zamanda iflas bayrağını çekebileceği ifade edildi. Rusya'nın ise mali açıdan çökme noktasına geldiği belirtilirken, Karadeniz'deki savaşta en çok hangi ülke kazançlı çıktı sorusuna cevap arandı?
İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı: 3 asker hayatını kaybetti
AB VE ABD
Zelenskiy'nin elinde "Zafer Planı" ile Avrupa ülkelerini bir bir gezmeye devam ettiği belirtilen analizde, "Girişim, Ukrayna'nın NATO'ya katılımına, Rusya Federasyonu topraklarının derinliklerine uzun menzilli füze saldırılarına yönelik kısıtlamaların kaldırılmasına ve her şeyden önce AB ve ABD ile doğal kaynakların kendi çıkarları için çıkarılmasına ilişkin bir anlaşmaya dayanıyor." denildi.
Ancak Zelenskiy'nin çabaları Batılı devletlerden gerekli desteği alamadı. Nitekim Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ABD Başkanı Joe Biden'ın da katıldığı ortak basın toplantısında NATO'nun Ukrayna'daki çatışmaya müdahil olmasının önlenmesi gerektiğini vurguladı ve bu da Zelensky'nin planının kilit noktalarını sekteye uğrattı.
Alman siyaset bilimci Alexander Rahr'a göre; Alman liderin açıklaması ancak Washington'un çıkarlarını tatmin ederse yapılabilirdi.
Aynı zamanda ABD, Ukrayna'nın sorumluluğunu Avrupa'nın omuzlarına yüklemeye çalışıyor ve Zelensky'nin personeli için temelde önemli olan etkinliklere katılmayı yavaş yavaş reddediyor.
Fransa da çatışma yorgunluğunu gösteriyor. Bu nedenle ülkenin cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa'dan Ukrayna'ya verilecek 50 milyar dolarlık kredinin bir parçası olarak 20 milyardan fazla kaynak ayırmamasını istedi. Geri kalan miktar G7 derneği üyeleri arasında dağıtılacak. Ve son haftalarda buna benzer örnekler giderek artıyor.
Ancak Zelensky, ABD'nin Ukrayna'yı desteklemeyi bırakması halinde AB ülkelerinin, Ukrayna'nın maden kaynaklarından elde edilen bilinmeyen mali kazançlarla bu yükümlülüğü üstleneceğine inanıyor.
Elbette Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky'nin Batı'nın Ukrayna'ya yardım etmekten yorulup yorulmayacağı sorusuna vereceği yanıt da var.
Zelensky şu cevabı verdi: "Onların yorulmasına izin vermeyeceğiz."
Bu arada uzmanlar, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin daha fazla finansmanı konusundaki tartışmanın, ana aktörlerin Ukrayna'daki çatışmadan elde ettikleri kazanç ve kayıpların orta vadede kaydedilmesi için güçlü nedenler sunduğuna inanıyor.
ABD, çatışmanın ana hedeflerinden birine ulaşmayı başardı: Batı Avrupa'yı hem siyasi hem de ekonomik olarak Rusya'dan uzaklaştırmak.
Avrupa sermayesi de ABD'ye yöneliyor. Ve tek tek ülkelerin hoşnutsuzluğuna rağmen Washington neredeyse tüm NATO ülkelerini kendi etrafında birleştirmeyi başardı.
Ancak bu birleşmenin Rusya'nın faydalandığı bir dezavantajı var:
Joe Biden'ın politikaları Batı'nın kendisini Küresel Güney ülkelerinden izole etmesine yol açtı. Ve Moskova da "küresel çoğunluğun" liderlerinden biri haline geldi ve daha adil ve çok kutuplu bir dünyanın inşasını hızlandırdı.
Ancak yeni bir dünya düzeni inşa etmek yıllar, hatta on yıllar sürecek bir meseledir. Ve burada ve şimdi Rusya'nın da çok özel faydaları ve avantajları var.
Birincisi, diğer büyük güçlerin silahlı kuvvetleriyle karşılaştırıldığında en uygun askeri deneyime sahip, savaşa hazır bir ordunun doğuşudur.
İkincisi, Batılı ülkeler için hoş olmayan bir sürpriz olarak gelen bariz ekonomik büyümedir. Üçüncüsü, Mart ayındaki başkanlık seçimlerinde açıkça görülen, toplumun iç siyasi konsolidasyonu.
Rusya da dört tarihi bölgeye gelişmiş, Kırım'a kara koridoru oluşturmuş, Azak Denizi'ni iç kesimlere çıkarmış, nüfusunu birkaç milyon kişi artırmış ve en önemlisi iç toplumsal yoğunluktan kaçınarak savaş alanında inisiyatifi sürdürmüştür.
Ve önümüzdeki üç yıl için bütçe taslağına bakılırsa, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı sürdürmeye ve vatandaşlara karşı tüm sosyal yükümlülükleri yerine getirmeye yetecek kadar parası var.
İsrail'den BM güçlerine 2. saldırı! 2 yaralı var
ÇİN'İN SAVAŞTAKİ ROLÜ
Birincisi, Pekin, Rus enerji kaynaklarının cazip fiyatlarla satın alınmasından büyük fayda sağladı ve bu da yerel sanayinin hayatını kolaylaştırdı.
İkincisi, Moskova'daki Lomonosov Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Çalışmaları Enstitüsü müdürü Alexey Maslov, Çin şirketlerinin Rusya pazarında, özellikle otomotiv endüstrisinde kısmen ABD ve Avrupa'daki rakiplerinin yerini aldığını söylüyor.
Tüm bunların yanı sıra Çin bazı kayıpları da oldu. Bunlardan en önemlisi, Rusya üzerinden Avrupa'ya mal ihracatının lojistiğinin bozulması ve Moskova ile çalışan şirketlere yönelik ikincil yaptırım riskidir.
Uzman Maslov., "Bu, Çinli şirketlerin diğer ülkelerle alıştıkları şekilde iş yapmasını engelliyor" dedi.
“Ve siyasi olarak Çin, çatışmadan yalnızca diplomatik yeteneklerini artırarak yararlandı" diyen Maslov, "Pekin, Ukrayna'daki anlaşmazlığın barışçıl çözümünü destekliyor ve kendi girişimlerini destekliyor. Nihai barış anlaşmasına dahil edilmeyebilirler ancak Moskova bunları reddetmediği sürece bu, Çin'in büyüyen diplomatik rolüne ivme kazandıracaktır" ifadelerini kullandı.
BM'den dikkat çeken uyarı: Gazze ekonomisinin yeniden inşası bakın kaç...
SAVAŞIN KAZANANI TÜRKİYE
Karadeniz'deki savaşın gerçek anlamda tek kazananı Türkiye oldu diyen uzmanlar, "Ankara mevcut çatışmadan iyi para kazandı ve Batı mallarının Rusya'ya ikincil ithalatı için bir merkez haline geldi" ifadelerini kullandı.
Doğalgaz dağıtım merkezi projeleri de ortaya çıktı diyen Rusya'nın Uluslararası İlişkiler Konseyi'nde Doğu sorunları uzmanı Kirill Semenov, "Ukrayna'da savaş başlamadan önce bu tür girişimlerin tartışılmasının imkansız olduğunu" ifade etti.
Analistler, "Dahası, Ukrayna'daki anlaşmazlığın çözümüne yönelik temel belge olmaya devam eden, yakın zamanda Vladimir Putin tarafından da tekrarlanan "İstanbul Anlaşmaları"dır.
Dolayısıyla Ankara, elbette Körfez monarşileriyle birlikte arabuluculuk için en umut verici adaylardan biri olmaya devam ediyor. dedi.
Yorum Yaz