Türkiye'de yerleşik Rusların pahalılıktan şikayet ederek ülkelerine geri döndükleri ya da kendilerine Avrupa'da başka rotalar aradıkları yönündeki iddialar sürerken Rus turistler sıcak sezonda akın akın Antalya'ya gelmeyi sürdürüyor. Alınan önlemlere rağmen bir türlü dizginlenemeyen enflasyon ise vatandaşları olduğu kadar Türkiye'ye gelen turistleri de olumsuz etkiliyor.
Tatil için yıllardır Türkiye'yi tercih eden Rusya vatandaşlarından gazeteci Irina Mishina, 2023 ile 2024 arasındaki fiyat farklarını SvPressa'daki yazısında çarpıcı biçimde anlattı.
"Bombalı dronlar Krasnodar üzerinde uçarken, rotavirüs Anapa ve Soçi'deyken, Pentagon, Ukrayna ordusuyla birlikte Kırım'a İHA'larla, ATACMS füzeleriyle saldırırken, Türkiye'den başka nereye gidebiliriz?" ifadeleriyle başladığı yazısında gazeteci-yazar Mishina, Alanyalı 'Ahmet Bey'in şu sözlerini makalesinin başlığında kullandı:
"Siz Ruslar zaten bize geleceksiniz. Kırım'da ateş ediyorlar. Soçi'de deniz kirli. Nereye gideceksiniz ki?"
ABD Kıbrıs Rumlarını korumak için denizaltı gönderdi, Eisenhower da Girit'ten...
DENİZ MANZARASI FARKI 20 DOLARDAN 60 AVROYA
İşte Irina Mishina'nın Türkiye izlenimlerinden dikkat çeken satırlar...
Türkiye'ye 6. kez gittim ve orada aşağı yukarı her şeyi bildiğimi sanıyordum. Son yolculuğum tahminlerimin de ötesine geçti.
Türkiye'de enflasyon yıl boyunca yükseldi ve mayıs ayında yüzde 75 gibi rekor seviyeye ulaştı. Bu, enflasyonun yüzde 84 ile tavan yaptığı Kasım 2022'den buyana görülen en yüksek seviyeydi.
Elbette yüzde 50'lik kilit oranı da biliyordum ama çılgın Türk reformlarını Moskova'da okumak başka, enflasyonu tüm 'güzellikleriyle' yerinde deneyimlemek başka şey.
Sürprizler otele giriş anında başladı. Deniz manzarası için her zaman ekstra para öderdik. Yaklaşık 2 yıl önce bu fark 20 dolardı, geçen yıl resepsiyonda 40 avro istediler. Bu yıl ise fark 60 avroya çıktı. Ödemelerin tamamı Avrupa parası üzerinden yapılıyor, Türk parasıyla ilgilenmiyorlar.
Bir yıl önce 50 dolara sunulan geziler bu yıl 90 avroya mâl oldu. Üstelik özel bir şey sunduklarını da söyleyemem: Sıradan yat gezileri, 'Kleopatra plajları'...
Uzaktan kumandalı mini tankların dönemi başlıyor: Harp alanını karınca gibi...
PERSONEL SAYISI 5'TE 1'E DÜŞTÜ
Meyve suları ve meyveler için yerel marketlere gittiğimde Türkiye enflasyonunun tüm etkilerini hissettim. Mesela bugün bir paket meyve suyu 35 lira, ertesi gün 40 lira, bir hafta sonra 50 lira...
Alanya'daki 5 yıldızlı otele ilk gelişimiz değil. Otel sadece bir yıl içinde harabeye dönmüş. Asansörlerde klima artık çalışmıyordu; restoranda aradıklarımızı kendimiz bulmak zorundaydık, çünkü personel sayısı minimuma indirilmişti. Bazı nedenlerden ötürü yemekler de hep soğuktu.
Daha yenilebilir bir şey almak için aşçının balık ve tavuk arasında bir şeyler hazırladığı ızgara önünde büyük bir kuyrukta beklememiz gerekiyor. Tahminlerime göre restorandaki personel geçen yıla göre 5 kat azalmış.
Odaların kendisi de fakirleşti. Cam şarap kadehlerinin yerini plastik bardaklar aldı ve battaniyeler tamamen ortadan kalktı. Bunun yerine waffle havluyla çarşaf arasında bir şey belirdi. Geceleri klima çalışırken sıcak battaniyelerin hayalini kurdum. Tekrar ediyorum; burası 5 yıldız.
Macron, muhalefet partilerinin programlarını eleştirdi: 'İç savaşa yol açar'
ŞEZLONG İÇİN HER SABAH PUSUYA YATTIM
Başka bir tuhaf şey daha var: Artık odalarda Rusça yayın yapan kanallar yoktu. Hayır, TV gayet iyi çalışıyordu ve CNN, France-24, ZDF ve Lehçe, Çekçe ve özellikle Ukrayna dahil diğer birçok Avrupa kanalından en son haberleri alabiliyordunuz. Neyse, Akdeniz'e televizyon için gelmiyoruz.
Şezlong için pusuya yatmak en önemli şey. Sahilde ve havuz kenarında şezlong eksikliği çok ciddi boyutta. Gerçeğin acı yüzü şu oldu: Talihsiz turistler sabah 5.30'da şezlongları işgal etmeye geldi. Bu yüzden bir hafta boyunca deniz kenarında güneşin doğuşunu izlemek zorunda kaldım.
Beni otelin genel müdürü Ahmet Bey'i bulmaya iten de bu durum oldu. "Evet, şezlonglarda sıkıntı var" diye itiraf etti Ahmet Bey. Kasım ayında kasırga çıkmış, yarısı uçup gitmiş.
"Ama bu 6 ay önceydi, değiştirilemez miydi?"
"Tabii ki yapabilirdik. 100 adet sipariş verdik ama sürekli başka yerlere gönderiyorlar. Uzun zaman alıyor, katılıyorum. Ama ne yapmalı? Hayat zaten oldukça karmaşık... Üstüne enflasyon da var."
Yaklaşık 6 ay önceki kasırgada uçan şezlonglarla enflasyon arasında bağlantı kurmak benim gücümün ötesinde bir şey. Yemek kuyruklarını sorduğumuzda ise Ahmet Bey basitçe şunu söyledi:
"Herkese yol verdim. Enflasyon var, tasarruf etmeliyiz."
Savaş jetinin gizli teknolojisi ifşa oldu: Milyarlarca dolarlık bilgi, 1...
RUSLARA KARŞI TUTUM ÇOK DEĞİŞTİ
Oteldeki Rusça TV kanallarının kapatılmasından söz etmeye başlayınca Ahmet Bey iyice utandı:
"Çok şikayetçisiniz. Ama yine de bize geleceksiniz, çünkü başka seçeneğiniz yok. Rusya'da tatil yapmak artık çok tehlikeli."
Genel olarak Türkiye'de Ruslara karşı tutum gözle görülür şekilde değişti. Daha önce servis personeli Rus turistlere cömertçe gülümserdi, şakalar yapar, Rusça bir şeyler söylemeye çalışırdı.
Şimdi Türk samimiyeti yerini tembel kayıtsızlığa bıraktı. Sürekli olarak size iyilik yapıldığı hissinden kurtulamıyorsunuz. Siyasetle ilgili zaten tek kelime yok.
Pek çok kişi Türkiye'yi ucuz alışveriş ve Rusya'da bulunamayan kaliteli pamuklu giysiler cenneti olarak görüyor. Bu sefer her şey farklıydı: Tüm Türk pamuklu ürünleri Moskova fiyatlarından, hatta daha yüksek fiyatlardan satılıyordu. Ama yine de alışverişe çıkmamız gerekiyor.
Otele geri dönerken yanımdakiler gazeteci olduğumu öğrenince heyecanlandı. Hayır, Ukrayna'daki savaşla hiç ilgilenmiyor, şunu söylüyorlardı:
"Rus turistlerin daha fazla para getirmesi için yazın. Bizimle çok az vakit geçirmeye başladınız ve biz de size biraz kırıldık. Daha fazla para getirirsen seni yeniden seveceğiz."
Yorum Yaz