Rusların AB'deki Truva Atı olarak lanse edilen Kamchia beldesi, Karadeniz'in kıyısında bulunan şirin bir kasabasının ötesinde. Öyle ki, Karadeniz plajının sınırındaki komplekste spor tesisleri, konferans salonları ve hatta bir planetaryum bulunmakta. Fakat onu benzersiz kılan şey, tesisin Moskova Belediye Binasına ait olması...
Rusya'nın Bulgar kıyılarının bu pitoresk bölgesine olan ilgisi 1990'ların sonlarına kadar uzanıyor. Bu on yıl boyunca, komünist rejimin çöküşünün ardından Bulgar devletine ait turizm işletmecisi Balkanturist'in mülkiyetinde dönüşüm başladı.
Rusya'nın Karadeniz planını analiz eden Yunanistan merkezli Capital Gazetesi şu değerlendirmelerde bulundu;
Eurofighter'a kapı mı açılıyor? Almanya satışa onay verdi: 100 RAM...
"BİZ İKİ DEVLETİZ AMA..."
2008 yılına kadar Moskova, yabancı vatandaşların Bulgar mülkü edinmesini yasaklayan anayasa hükümlerini başarıyla atlatan Kamchia tatil beldesinin sahibiydi. 2010 yılında Kamchia'da bir çocuk kampının açılışında Moskova Belediye Başkanı Yuriy Luzhkov, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borissov'un yanında durarak coşkuyla şunları söyledi: "Biz iki milletiz, iki halkız ama aynı kalbi paylaşıyoruz."
Haziran 2022'de, Rusya'nın Ukrayna'yı topyekun işgalinden üç ay sonra, dönemin Bulgaristan Dışişleri Bakanı Teodora Genchovska, Moskova'nın Kamçia üzerindeki kontrolünü küçümsedi ve Bulgaristan Devlet Ulusal Güvenlik Servisi'nin şu ana kadar grubun mülklerinin Moskova'dan geldiğine dair hiçbir bilgi almadığını belirtti.
Bu bir tehditti, bu, Rusya'nın zaten Bulgaristan'ı "düşman ülke" olarak belirlemesine ve dezenformasyon ve propaganda yayınlayarak Kremlin liderliğindeki hibrit saldırılarla onu hedef almasına rağmen oluyordu. Ancak Genchovska'nın Rusya'nın müdahalesini reddetmesi, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un 2019'da Kamçia'yı Rusya'nın yurtdışındaki "yumuşak gücünün" başlıca örneği olarak övdüğü yorumlarını görmezden gelmiş gibi görünüyordu.
Terör devleti İsrail'den Gazze'de yeni katliam: Çok sayıda şehit ve...
AVRUPA'YA AÇILAN KAPI
Rusya'nın Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye komünist dönem söylemini aktarması, ülkelerin karmaşık siyasi ve ekonomik ilişkilerinin zirvesi olabilir. Ancak bu aynı zamanda Rusya'nın tartışmalı Karadeniz'i bir giriş noktası olarak kullanarak AB topraklarındaki faaliyetlerini nasıl meşrulaştırdığını da gösteriyor. Ancak Rusya'nın artan söylemine rağmen AB şu ana kadar Karadeniz bölgesinin tamamına hak ettiği diplomatik ilgiyi göstermedi.
Rusya'nın 2008'de Gürcistan'ı işgal etmesinden sonra bölge, karmaşıklığı Avrupalı politika yapıcıların eylemsizliğini haklı çıkaran jeopolitik çıkarların kavşağı haline geldi. Daha sonra 2023'te, yani Rusya-Ukrayna savaşından bir yıl sonra, Türkiye, Rusya ve BM arasındaki Karadeniz tahıl anlaşması çöktü.
Rusya, "askeri tatbikatlar" nedeniyle Bulgaristan'ın münhasır ekonomik bölgesi de dahil olmak üzere iki aydan fazla süredir nakliyeyi engelledi. Ancak NATO, Moskova'nın eylemlerinin tırmanma riski olarak değerlendirilebileceğini önerdiğinde Rusya eğitim faaliyetlerini geri çekti. Mart 2024'te, Ukrayna askeri ve deniz kuvvetlerinin Rus Karadeniz Filosuna karşı ortak bir çabası, Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı'nın filonun "operasyonel olarak pasif" olduğunu ilan etmesine neden oldu.
Biden ile görüşen BAE Devlet Başkanı Nahyan'dan dikkat çeken açıklama!...
AB'NİN KARADENİZ PLANI
Ukrayna'nın son zamanlarda Rus Karadeniz filosuna karşı kazandığı başarı, AB'yi Karadeniz'de kendi "stratejik düşüncesini" geliştirmeye sevk etmelidir. Buna ek olarak AB, daha geniş bölgede serbest ticaret, enerji çeşitlendirmesi ve demokratik yönetim de dahil olmak üzere çıkarlarını savunmak için Amerika ve NATO'nun bölgesel varlığına güvenebilir.
Brüksel'in atması gereken ilk adım, Karadeniz'i Avrupa'nın uzun vadeli güvenliği ve refahı açısından kritik öneme sahip olarak görmeye yönelik siyasi iradeyi göstermesidir. Ukrayna'nın Karadeniz'deki başarısı Rusya'yı küçük düşürdüğü ve Rusya'nın bölgesel dezenformasyon kampanyaları, deniz ablukaları ve Ukrayna tahılını taşıyan sivil gemilere saldırılar gibi yıkıcı taktikler için daha fazla baskı yapması olasılığını artırdığı için bu durum kritiktir.
AB'nin Karadeniz Sinerjisi, kıyı devletleri arasındaki işbirliğini teşvik etmeye yönelik kapsamlı bir bölgesel girişim olsa da, artan güvenlik endişelerini gidermek ve Ukrayna'daki savaşın yol açtığı süregelen jeopolitik değişikliklere uyum sağlamak için gerekli siyasi güce sahip değil. Bu nedenle, nükleer güç olarak Fransa gibi büyük AB üye devletlerinin desteği, AB'nin Karadeniz'e yönelik güvenlik politikasının güçlendirilmesi açısından hayati önemde olacaktır.
Yeni Avrupa Komisyonu aynı zamanda Polonya'nın 2025'in başlarında başlayacak olan AB Konseyi başkanlığıyla da aynı zamana denk gelecek. Polonya, Karadeniz bölgesinin güçlendirilmiş savunması yoluyla Ukrayna'yı desteklemek için yatırım yaparken, Komisyon ve Konsey AB'nin bu konudaki kararlılığını ortaklaşa gösterebilir. Rusya'nın etkisine karşı koymak örneğin, Varna veya Romanya'nın Köstence şehri gibi stratejik denizcilik bölgelerine yapılan yoğun siyasi ziyaretler yoluyla. Diplomatik yardım ve bölgesel destek gösterisi de Rusya'nın NATO'nun Bulgaristan ve Romanya'dan çekilmesi yönündeki çağrılarına karşı ek bir koruma olacaktır.
AB'nin bölgesel varlığının güçlendirilmesi, özellikle Ukrayna, Gürcistan ve Moldova'nın katılım süreçleriyle ilgili olarak genişleme politikasına da fayda sağlayacaktır. Karadeniz'in ekonomik, ticari ve enerji potansiyelini araştıran AB üye ülkeleri, daha güçlü entegrasyon platformları oluşturabilir ve bölgesel hedeflerini AB tek pazarıyla daha da uyumlu hale getirebilir. Bu arada AB, Avrupa savunmasının kapsamına karar verirken hâlâ güvenebilir. İttifakın doğu kanadını korumak için hava savunmasının güçlendirilmesi gibi NATO liderliğindeki etkili girişimler hakkında.
İsrail bir kez daha Beyrut'u vurdu! Dahiye bölgesinde patlamalar meydana...
ESİR DEVLETLER VE AB
Bulgaristan ve Romanya da hafife alınmamalı: Bükreş ve Sofya, bloğun Karadeniz'e yaklaşımını belirlemede bölgesel liderler olarak hareket ederek Moskova'nın engelleme girişimine karşı koymaya yardımcı olabilir. Bu özellikle enerji güvenliği, ticaret ve bağlantının yanı sıra NATO içindeki girişimleri ilerletmek amacıyla Türkiye ile bağların güçlendirilmesiyle ilgilidir. Başkentler ayrıca AB'nin demokratik dayanıklılık gündemini ilerletmek için Karadeniz'e kıyısı olan devletlerle ikili olarak da çalışabilir.
Bunu başarmak için AB mali araçları bir kenara bırakmalı diyen Capital, "Bulgaristan ve Romanya'nın bölgesel ve tarihi bilgisinden yararlanma, gelecekteki ilişkileri istikrara kavuşturacak bir yatırım olarak görülmelidir. Pragmatik düzeyde, AB'nin Karadeniz stratejisi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi sonucunda ortaya çıkan uyuşturucu kaçakçılığı düzenlerindeki değişikliklerin izlenmesine ve Karadeniz bölgesinde yaygın yolsuzlukla mücadeleye de yakın ilgi göstermelidir. Ayrıca "esir" devletlerle çevrelenmek AB'nin çıkarına değildir." yorumunu yaptı.
Batılı müttefiklerin hiçbir hamlesinin cevapsız kalmayacağı açık diyerek habere devam eden Yunan gazetesi, "Vsevolod Samokhvalov'un iddia ettiği gibi Rusya, Karadeniz'i Avrupa medeniyetine ait olduğunun kanıtı olarak algılıyor. Rusya, 19. yüzyılda kendisini Slav halkının yanında yer alarak ve kendisini Güneydoğu Avrupa'nın ezilen Ortodoksluğunun kurtarıcısı olarak sunarak bölgede uzun süredir bir sahiplenme duygusu geliştirmiştir. NATO doğu kanadını güçlendirirken Moskova, çatışmaların artacağı korkusuyla kamuoyunu hedef alarak Karadeniz'deki nüfuzunu korumaya çalışacak ve dezenformasyona açık bir bölgede Bulgaristan bu listenin başında yer alıyor." ifadelerine yer verdi.
Ayrıca Capital,"Ancak Karadeniz'in karmaşıklığı AB politika yapıcılarının bir eylem planı geliştirmesine engel olmamalıdır. Rusya'nın bölgesel askeri nüfuzu zayıfladıkça, AB'nin müdahalesi için bir pencere açılıyor. Karadeniz uzun süredir Rusya'nın propaganda yayması ve bölgesel bağımlılıkları geliştirmesi için bir kısayoldu; AB artık hâlâ arayış içinde olan bir bölgede stratejik bir vizyon geliştirmeye yardımcı olmaya hazırlanıyor." yorumu ile habere son verdi.
Yorum Yaz