Kara Harp Okulu mezuniyet töreninin resmi kısmında ant içen 960 mezun teğmenden 300-400’ü törenin ardından kılıçlarıyla bir araya geldi ve bir saat önce zaten kendilerine ant içirmiş dönem birincisi eşliğinde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganı attı.
Kara Harp Okulu’nun 30 Ağustos günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla yapılan mezuniyet törene damga vuran “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganı sosyal medyada tepkilere neden oldu.
Törenin resmi kısmı sona erdikten ve devlet erkânı alandan ayrıldıktan hemen sonra, mezun olan teğmenlerin bir kısmı törenin yapıldığı çim sahanın ortasında toplandılar. Amatör kameraya yansıyan görüntülerde 300-400 kişilik bir mezun grubunun toplandığı görüldü.
24 ilde yasa dışı bahis operasyonu: Çok sayıda şahıs yakalandıMUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ SLOGANI
Bu, bir yandan azımsanmayacak bir sayı anlamına gelirken bir yandan da, mezun teğmen sayısının 960 olduğu dikkate alındığında, mezunların tamamını içermediğini gösteriyordu.
Toplanan öğrenciler, önce “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganı attıktan sonra, mezun teğmenlerden birinin önderliğinde bir and içtiler. Önderlik eden teğmen, Harp Okulundan birincilikle mezun olan Teğmen Ebru Eroğlu idi.
Bu toplanmadan bir saat kadar önce, törenin resmi kısmında, tören programının sunucusu şu duyuruyu yapmıştı:
“Dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu’nun konuşması ve mezun olan teğmenlere and içtirmesi.”
Bu duyuruyla birlikte kürsüye çıkan Teğmen Ebru Eroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde bir konuşma yaptı ve konuşmasının sonunda da teğmenlere bir ant içtirdi.
Dolayısıyla Teğmen Eroğlu, teğmen arkadaşlarına bir saat arayla iki ant içtirmiş oldu.
Cuma hutbesinde "Narin" vurgusuÖNCE RESMİ ANT
Ancak “bu” ant, törenden sonra yaptıracağı “o” antdan farklıydı.
Teğmen Eroğlu’nun Cumhurbaşkanının önünde içtirdiği ant metni şöyleydi:
“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.”
Bu and metni, 1961 tarihli İç Hizmet Kanunu’nda yer alan “resmi” bir metin.
Siyah Kalp dizisi Melek kimdir? Melek'i hangi oyuncu oynuyor?KİME MEYDAN OKUDULAR?
Fakat gerçekleştirilen resmi törenden sonra toplanan 300-400 kişilik bir mezun grubu protokol dağıldıktan sonra kılıçlarını havaya kaldırarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganı attı bu slogan ise sosyal medyada tepkilere neden oldu.
Ana kanatlardan biri 15 Temmuz gibi bir deneyime rağmen askeriyenin hâlâ gereken dersi almadığını ve akıllanmadığını, bu teğmenlerin “darbeci Kemalistler” olduğunu iddia ediyor ve derhal TSK’dan atılmaları gerektiğini düşünüyordu.
Nereden, nasıl çıkmıştı bu teğmenler ve onların cüretleri?
“Bu çocukların,” bu yüzlerce teğmenin içinde ilerlediği Atatürkçü damar, onlara eğitimlerinin hangi aşamasında, hangi biçimlerde verilmişti? Verilmediyse onlar bunu nereden edinmişlerdi?
Harp Okulu’nun her yerine sinmiş metafizik ve zaman-dışı bir ruh mu söz konusuydu?
Yoksa bu Atatürkçü damarın kılcallarına ayrılması gereken ve gayet güncel karşılıkları olan alt fraksiyonları mı vardı?
Her mesajın bir alıcısı olması gerektiğine göre “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” mesajının umulan alıcısı kimdi?
Kuvvetli yağışlar geliyor! Meteoroloji o illeri tek tek uyardı! 8...
ORDUDA BÖLÜNME Mİ VAR?
O 960 mezun arasından bu “after-tören” yemine katılmayanların da olduğu anlaşıldığına göre, o teğmenler kimlerdi?
Bu katılmayış nasıl gerçekleşti? Mesela onlar o sırada ne yaptılar? Böyle bir şey yapılacağı, fısıltılarla olsun, önceden konuşuldu mu? Bu fısıltılı davete nasıl bir karşılık verdiler? Bu fısıltılı davetler ve icabet etmeyiş, aralarında bir gerilim üretti mi?
“O” teğmenlerle “bu” teğmenler arasında nasıl bir kişisel, sosyal ve meslekî ilişki var ve ileride bu ilişki nasıl var olacak ve nasıl biçimlenecek?
İç Hizmet Kanununda yazan “Askerlik Andı”nı içmeyi yeterli gören “o” teğmenlerle, o yemini yeterli görmeyip kendilerinden evvelki binlerce mezunun da ettiği “subaylık yeminini” de etmeyi tercih eden “bu” teğmenler Hakkari’de bir üs bölgesinde komşu mevzilerde aynı kar fırtınası altında nöbet beklerken neler düşünecekler? Birbirlerinin donan ellerini ovuşturabilecekler mi?
Yandaki tankta yahut yandaki topçu bataryasında nasıl ortaklaşa çalışacaklar?
İleri gözetleyicinin “o” teğmen, atış subayının “bu” teğmen olduğu bir muharebede, hedefi kim vuracak?
Yorum Yaz