Kula-Salihli Jeoparkı'nda yapılan araştırmalara ilişkin açıklamalarda bulunan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Özgür Karaoğlu, yüzeye 5 kilometre derinlikteki büyük bir magma kütlesinin varlığını doğruladıklarını belirterek, "Bu magma kütlesi yüzeye doğru sokulmuş durumda ve bölgedeki jeotermal sistemleri de ısıtıyor" ifadelerini kullandı.
Ünlü tarihçi Strabon’un Geographika adlı eserinde 'Katakekaumene' (Yanık Ülke) olarak adlandırdırılan Manisa'nın Kula bölgesi, bugün hem doğal hem de tarihi değerleriyle UNESCO tarafından tescillenen Türkiye’nin tek jeoparkı olarak biliniyor.
Bu hafta Fenerbahçe'nin maçı yok mu? Fenerbahçe neden oynamadı? (4-5-6...
DOĞAL LABORATUVAR
Öte yandan volkanik tepeler lav akıntılarıyla oluşmuş kaya denizleri ve kaplıcalarıyla ünlü Kula-Salihli Jeoparkı, bilim insanlarının ilgisini çeken doğal bir laboratuvar olarak adlandırılıyor.
Bölede çalışma yapan Prof. Dr. Karaoğlu ve ekibi, Ankara Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Afyon Kocatepe Üniversitesi'nden 12 bilim insanıyla birlikte yaklaşık 10 bin kilometrekarelik alanda çalışmalarını sürdürdü. Söz konusu araştırma kapsamında 15 özel sismometre yerleştirildi ve yer kabuğunun 5 ila 30 kilometre altında 8 magma odası bulundu.
En büyük magma odası ise yüzeye yalnızca 5 kilometre mesafede yer alıyor. Bilim insanları bu derinliğin, volkanik aktivitenin tetiklenmesi durumunda riskli bir püskürmeye yol açabileceğini değerlendiriyor. Özellikle bölgedeki aktif fay hatları ve olası depremler, magmanın yeniden yüzeye çıkma ihtimalini artırıyor.
Hami Mandıralı kimdir? Hami Mandıralı'nın Milli Takım'daki görevi ne?
TÜRKİYE'DE YANARDAĞ PATLAMASI OLACAK MI?
Prof. Dr. Karaoğlu, Kula bölgesinde en son volkanik aktivitenin 4 bin 700 yıl önce yaşandığını belirterek, "Tespit ettiğimiz magma odalarının yüzeye yakınlıkları ve dizilimleri, tekrar faaliyete geçme ihtimallerinin yüksek olduğunu gösteriyor" şeklinde konuştu.
Karaoğlu ayrıca, bölgedeki aktif fay hatlarının magmayı tetikleyebileceği ve yeni bir volkanik patlamanın mümkün olduğunu söyledi.
Proje kapsamında kullanılan yöntemlerin Türkiye’de bir ilk olduğunu belirten Ankara Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Bülent Kaypak ise, deprem verileriyle yer altındaki magma odalarının haritasını çıkardıklarını ve bu çalışmanın hem bilimsel hem de ekonomik anlamda büyük katkılar sunacağını belirtti. Jeotermal araştırmaların yönlendirilmesinde bu bulguların kritik rol oynayabileceğini söyledi.
Bilim insalarının ortak kararı ise bölgedeki fay hatlarının aktifliği ve yer kabuğundaki gerilimler göz önüne alındığında, 5 kilometre derinliğe kadar sokulmuş olan magma kütlesinin yeniden hareketlenip yüzeye çıkma riskinin oldukça yüksek olduğu yönünde.
Bölgedeki volkanik faaliyetlerin izlenmesi gerektiğini ve bu jeolojik hareketlerin ilerleyen yıllarda önemli sonuçlar doğurabileceğini belirten bilim insanları, Kula’nın tarihi ve doğası kadar gizemli magma odaları da gelecekte yaşanabilecek olası volkanik hareketlerle bölgeyi bir kez daha dünya gündemine taşınabileceğini belirtti.
Yorum Yaz