Allah bunların belasını versin

82 yıllık ömrünü Türkiye ve Türkçe’ye adayan Yavuz Bülent Bakiler hakkında çıkan eleştirelere cevaben: “Ben askeri idarelerin sureti katiyette yanında olmadım. 27 Mayıs’tan itibaren onların hep karşısında bulundum. 15 Temmuz hadisesine katılan, ordumuzu ve bir takım saf insanları politikaya sokan, Türkiye’de bir hükümet darbesi yapan insanlar, başta Fetullah Gülen olmak üzere kim bu hareketin içerisindeyse çok büyük bir dalalet, çok büyük bir gaflet, çok büyük bir ihanet içerisinde bulunmuşlardır. Allah bunların belasını versin” dedi.
MÜLÂKAT: FIRAT İPEK
Gazetemizde kıymetli araştırma yazılarıyla yer alan Şakir Alparslan Yasa hocanın geçtiğimiz günlerde tam 27 gün yayınlanan ‘Tarihi Türkçe'nin mücâhid kalemi: Yavuz Bülent Bâkiler' isimli makalesi üzerine bir takım insanlar ‘Yavuz Bülent Bakiler'le ilgili bu yazıyı nasıl yayınlarsınız' diye tepki gösterdi.
O telefon açıp eleştiren insanlar, sözüm ona Yavuz Bülent Bakiler Fetullah ve FETÖ'cülerle ilgil tek kelam etmemiş, etmesi lazımmış diyerek yazının kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Yavuz Bülent hocayla konuşacağız, şayet dediğiniz gibi hain Fetullah ve çetesiyle ilgili tek kelam etmezse, elbette yazıyı yayından kaldıracağız dedik. Bunun üzerine telefonla konuştuğumuz Yavuz hoca, görüşmeyi kabul etti.
82 yaşında olmasına rağmen nezaket gösterip Maltepe'den Eminönü'ne kadar geldi.
Eminönü'nde bize en yakın muhallebiciye girdik ve kısa bir tanışma faslından sonda meseleyi kendisine ilettim. Duyduklarını derin bir üzüntü içerisinde dinleyen Yavuz hoca, meseleyi derinlemesine anlamamız açısından taa en baştan anlatmam gerekir” diyerek sözü aldı. Bundan sonrasını Türkçe'nin ve sözün üstadı Yavuz Hoca'ya bırakıyorum. İyi okumalar.
KOMÜNİST OLMADIĞIM İÇİN DÜŞMANLIK DUYDULAR
1964-68 yılları arasında Ankara Radyosu'nda kısa dalga yayınlarında ‘Posta Kutusu' isimli bir program hazırlıyordum diyen şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler, “O program münasebetiyle Stalin ve Roj Verd arasındaki görüşmeyi ele aldım. 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı sonrası Yalta'da buluştular. Rusya ABD'den yeni bir devlet kuracak kadar ayni ve nakdi yardım aldı. Ben bunu programda ortaya koydum, belirttim” dedi. Bülent Bakiler, “Radyolarımızda o yıllarda 1964-68 yılları arasında pırıl pırıl tertemiz, su katılmamış yani 24 ayar Marksist komünist insanlar vardı. Bunlar Stalin'i Stalin'in kızı Svetlana'dan daha çok seven insanlardı. Bu bakımdan benim 1945 Yalta görüşmelerinden bahsetmeme katiyen tahammül edemediler. Bu program münasebetiyle programlardan çekip aldılar ve iki yıl sadece zarf açma vazifesi verdiler. Bu benim antikomünist olmamdan kaynaklandı. Yani radyodaki komünistler komünist olmadığım için çok büyük düşmanlık duydular ve beni yayınların dışında tuttular” diye konuştu.
TÜRK KELİMESİNDEN RAHATSIZ OLDULAR
Ankara Radyosu'ndan ayrıldım ve daha sonra Ankara televizyonuna geçtim yazar Bakiler, “Burada ‘Anadolu'da eski Türk Başkentleri' diye bir dizi program hazırladım ve sundum. O ‘Anadolu'da Eski Türk Başkentleri' isimli program orda ki bilhassa Türk kelimesi, bizim bir takım Marksist düşünceli kimselerin veya bölücü zihniyete mensup olan kimselerin öfkesini celb etti. Dikkat edin bunlar çok mühim. Bu programı hazırladığım için, Genel Müdürlük binasından aldılar ve Güniz sokakta TRT'nin misafir hanesinin bodrum katına sürdüler. Bodrum katıda vakti zamanında odun kömür bulunan bir yer, pencereler açık, duvarlar tamamen toz toprak içerisinde. İki yılda orada kaldım” diyerek neler yaşadığını anlattı.
DARBECİ KENAN EVREN VE ARKADAŞLARI GÖREVDEN ALDI
Şair ve yazar Bakiler, “Kültür Bakanlığı'nda müsteşar yardımcısı olduğum zaman Atatürk'ün doğumunun 100'üncü yılı çalışmaları bana verildi. Bende milli mücadelemize hizmet eden bütün kumandanların eserlerinin devlet yayınları arasında yer almasını istedim. O münasebetle ciddi bir çalışma içerisine girdim ve Kazım Karabekir'in milli mücadelemizle ilgili kitabıyla, Ali Fuat Cebesoy'un kitabını bastırmaya karar verdim. İlk olarak Ali Fuat Paşa'nın birinci kitabını bastım bitirdim. Bakanlık yayınları arasında çıktı. Milli mücadele hatıraları isimli ikinci kitabının baskısının bitmesine 5 forma kalmıştı ki 12 Eylül darbesi oldu. Kenan Evren'le arkadaşları iktidara geldiler” ifadesini kullandı.
Bakiler şunları söyledi: “Cihat Baban Kültür Bakanlığına gelip oturdu. Bakanlık koltuğuna oturur oturmaz hangi kitapları bastıracağımızı bana sordu. Çünkü ona haber gitmişti. Bastıracağım kitapları söyleyince öfkeye kapıldı ve Atatürk'ten başka herhangi bir kimsenin eserinin basılamayacağını söyledi. Ben Ali Fuat Cebesoy Paşa'nın kitabını bastırdığım için askeri idare tarafından vazifeden alındım. Birinci dereceden maaş alıyordum beşinci dereceye indirildim ve tam bir yıl sonra yeni baştan birinci dereceye yükseltildim.”
KOMÜNİSTLER, ATATÜRK YOBAZLARI, DİL DÜŞMANLARI
Bunun yanında bir milletin hayatında dilin son derece mühim olduğunu belirten Bakiler, “Milletleri onların dilleri ayakta tutar. Millet dil birliğinden ibarettir. Ben Türkçe üzerinde durduğum ve Türkçe üzerinde büyük bir hassasiyetle çalıştığım için, bir takım dil yobazları da Atatürk yobazları da bana şiddetle hücum ettiler ve beni cezalandırmak, beni geri hizmetlere çekmek istediler. Onların da çok zararını gördüm. Yani komünist olmadığım için komünistlerin şiddetli hücumlarına uğradım. Atatürk yobazı olmadığım için Atatürk yobazlarının hücumuna uğradım. Dilimizi sevdiğim için Türkçe'nin güzelliğini ortadan kaldırmak isteyen kimselerin hücumuyla karşı karşıya kaldım” dedi.
Yavuz Bülent Bakiler, şimdi bütün bunların yanında benim yıllar önce Samanyolu televizyonunda yapmış olduğum ‘Sözün Doğrusu' programı münasebetiyle bana bir takım insanların düşmanlık duyduklarını söyledi. Aleyhimde yazıyor ve çiziyorlar diyen Bülent Bakiler, “Bunlar kendileri AK Parti iktidarına mensup kişiler olarak görüyor ve gösteriyorlar. Bunların davranışlarının gerçekle veya doğrulukla milyarda bir bile ilgisi yoktur” ifadesini kullandı.
Dil ve din milletlerin yaşayışında çok mühim iki ana kuvvet olduğunu dile getiren Bakiler şunları söyledi: “Ama bu iki ana kuvvetten dil dinden çok daha mühimdir. Çünkü dil olmasa dini anlatmamız imkansızdır. Bunu aynı zamanda sevgili Peygamberimiz'de (s.a.v) söylüyor. O'na (s.a.v) sormuşlar; Din nedir Ya Rasulallah? (s.a.v) ‘Din nasihattır' demiş. O nasihatı güzel bir Türkçe ile yapmak lazım. Ben güzel bir Türkçe'nin arkasında olduğum için Türkçe'ye düşman olan bir takım insanlar benim karşımda yer almışlardır.
O münasebetle bu adamların tavırlarını dehşetle ve üzüntüyle takip ediyorum.”
FETULLAH BÜYÜK İHANET İÇİNDE BULUNMUŞTUR
Bakiler, “Daha önceden Türkiye gazetesinde yazıyordum. O bakımdan ‘Yezid'i öldürmek' diye bir makalemi Türkiye gazetesi yayınlamadı. Ben de o gazeteden ayrıldım. 15 Temmuz hadisesi olduğu zaman herhangi bir gazetede bir sütunum yoktu. Buradan açık açık söylüyorum; 15 Temmuz hadisesine katılan, ordumuzu ve bir takım saf insanları politikaya sokan, Türkiye'de bir hükümet darbesi yapan insanlar, başta Fetullah Gülen olmak üzere kim bu hareketin içerisindeyse çok büyük bir dalalet, çok büyük bir gaflet, çok büyük bir ihanet içerisinde bulunmuşlardır. Bütün bunlara rağmen bir takım insanların bu konuda hala benim karşıma dikilmeleri benim için anlaşılmış bir cehalet örneği değildir. Allah onları ıslah etsin diyorum” diyerek eleştirilere cevap verdi.
DARBEYİ YERDEN YERE VURAN ŞİİRLER YAZDIM
Ömrümün hiç bir devresinde hükümet darbelerini tasvip etmediğini belirten Bakiler, “ 27 Mayıs Darbesi'nden sonra 27 Mayıs Darbesi'nin bir büyük ihanet olduğunu söyledim. O münasebetle bir takım kimseler beni Sivas'ta Ağır Ceza Mahkemesi'ne şikayet etti, oradan beraat ettim. Sonra 22 Şubat hadisesi münasebetiyle ordunun takip etmiş olduğu politikayı yerden yere vuran şiirler yazdım. Bunun yanında herkes benim devletimize, milletimize, ordumuza, kültür değerleriyle bağlı olduğumu biliyor.
Her halükarda hükümet darbelerinin hem ordumuza hem milletimize büyük zararlar meydana getirdiğini her zaman her yerde söylüyorum. O bakımdan 15 Temmuz hadisesine katılan insanlarda kayıtsız ve şartsız milletimize ve ordumuza büyük çapta ihanette bulunmuşlardır. Yüzlerce insanımızın şehid olmasına sebebiyet vermişlerdir. O işgal girişimini yapan insanlara da ‘Allah bunların belasını versin' diyorum” dedi.
TBMM ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ VERİLDİ
Dünden bugüne 30'dan fazla kuruluşun takdirnamesini aldığını söyleyen Yavuz Bülent Bakiler, Türkçeye ve Türklüğü yaptığı hizmetlerden dolayı aldığı bir takım ödülleri şöyle sıraladı: “Mesela iki Azerbaycan Üniversitesi televizyonda hazırladığım ve sunduğum ‘Sözün Doğrusu' isimli program münasebetiyle ‘Fahri Edebiyat Doktora' unvanı verdi. Birisi Azerbaycan Gence Üniversitesi, öbürü Azerbaycan Asya Üniversitesi. Azerbaycan'da yazarlar birliği beni dünya Türklüğü'ne hizmetle ödüllendirdi. Çanakkale Üniversitesi ‘Fahri Edebiyat Doktora' unvanı verdi. Sivas Üniversitesi ‘Fahri Edebiyat Doktora' unvanı verdi. Bir takım çeşitli valilikler Türk diline hizmetle şereflendirdiler. Atatürk Kültür Merkezi, Türkçe'yi şiirlerimde taçlandırdığım ve Türkçe'yi güzel kullandığım için bana takdirname verdi ve şeref üyeliğine kabul etti. Bunun yanında Gaziantep vilayeti ve Malatya fahri hemşeri olarak kabul etti. Türkiye Büyük Millet Meclisi ‘Üstün Hizmet' ödülü verildi. Bunun yanında başka kuruluşların takdirnameleri var üzerimde.”
Bakiler, “Bütün bunlara rağmen bir takım insanlar sanki ben Türkiye'de Türk birliğine muhalif bir insanmışım gibi bir tavır takınıyorlar. Bunlar büyük cehalet içerisinde, büyük kıskançlık içerisinde ve büyük ahmaklık içerisinde bulundukları için böyle söylüyorlar” dedi.
