Neşet Ertaş kimdir, nereli? Neşet Ertaş ne zaman ve kaç yaşında vefat etti?

Neşet Ertaş kimdir, nereli ve kaç yaşında vefat etti? Neşet Ertaş neden ve kaç yaşında vefat etti? İşte Bozkırın Tezenesi hakkında her şey...
Vefatının dokuzuncu yılında memleketi olan Kırşehir’de çeşitli etkinlikler düzenlenerek anılan Neşet Ertaş’ın hayatı merak uyandırdı. Vatandaşlar Neşet Ertaş kimdir, nereli? Neşet Ertaş’ın eşi ve çocukları kim? Neşet Ertaş ne zaman, neden ve kaç yaşında öldü? Sorularının cevaplarını aramaya başladı. İşte Bozkırın Tezenesi hakkında tüm detaylar...
NEŞET ERTAŞ KİMDİR, NERELİ?
Abdalların usta ismi Neşet Ertaş 1938 yılında Kırşehir'e bağlı Çiçekdağı'nın (günümüzde Akpınar'ın) Kırtıllar köyünde dünyaya geldi. Babası abdal geleneğinin temsilcilerinden olan Muharrem Ertaş, annesi ise Döne Ertaş'tır. Küçük yaştan itibaren bağlama ustası babasının yanında zil, cümbüş, darbuka çalmaya başladı. Kırtıllar'da doğan Bozkırın Tezenesi olarak da bilinen Neşet Ertaş, sekiz yaşında ailesi ile birlikte Kırtıllar köyünden taşındı ve İbikli köyüne yerleşti. 12 yaşındayken annesi Döne'yi kaybeden usta, babası ve kardeşleri ile bir süre göçebe şekilde yaşadı. Babası Muharrem Ertaş, Yozgat'ın Kırıksoku köyünden olan "Arzu" ismindeki ikinci eşiyle evlenince, bir süre için bu köye yerleştiler. Ardından Yozgat'ın Yerköy ilçesine taşındılar. Daha sonra da sırasıyla Kırşehir, Yozgat ve iki yıl Kırıkkale'de yaşam sürdüler.
NEŞET ERTAŞ'IN SANAT HAYATI
Neşet Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda ilk olarak keman, daha sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Müzikle büyüyen Bozkırın Tezenesi, babası ile birlikte yöredeki düğünlerde sazı ile türküler söylemeye başladı. Etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu dile getiren Ertaş, bu "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız." şeklinde ifade eder. Öte yandan yaptığı başka bir açıklamada, babasıyla gittiği düğünleri şu sözlerle anlatmıştı: "Düğünlerde kaşık tutamayan küçüklere zil verilirdi. Babam bana da zil vermişti. Ben aşağı yukarı 4-5 sene babamın yanında zil çaldım. Zille başladım, kaşık da tuttum sonunda. Eskiden saz neredeydi? Babalarımız bir saz bulursa, şükrederdik. Kırılınca yapıştırırlardı tutkalla öte yanını, beri yanını. Saz yoktu. Rahmetlik babam, 2-3 ay çıkar giderdi."
Herkesin hayranlık duyduğu Türk halk ozanı, abdallık geleneğinin son büyük temsilcilerinden. Neşet Ertaş, 1950'li yıllarda yapmaya başladığı plaklarla özellikle Orta Anadolu türkülerini ve bozlakları kayıt altına aldı ve 1960'lı yıllardan itibaren de kendi yazdığı türküleri seslendirdi. Mahlas olarak "Garip"i kullandı. 1970'lerin başından itibaren Neşet Ertaş'ın türküleri Türkiye'de birçok sanatçı tarafından yorumlandı ve çok sevildi.
Halk ozanı, 2009 yılında UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri'ne alındı ve "Yaşayan insan hazinesi" olarak kabul edildi. Daha sonra, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet Konservatuvarı, Anadolu Efsanesi olarak da tanınan Neşet Ertaş'ı fahri doktora ödülüne layık gördü. Bunca yıllık deneyim ve başarıdan sonra bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutulmaya başlandı.
NEŞET ERTAŞ NE ZAMAN VE KAÇ YAŞINDA ÖLDÜ?
Türkiye'nin sevilen ozanı Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de tedavi gördüğü hastanede ileri evrede olduğu bilinen prostat kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. Cenazesi, Kırşehir Bağbaşı Mezarlığı'nda bulunan babasının mezarının yanına defnedildi. Mezar taşında kendisinin de benimsediği şu cümleye yer verildi: ''Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp, Hakk'a bağlı. İncitme canı, incitme.''
NEŞET ERTAŞ ABDALLAR TOPLULUĞU'NU KURDU
Kırşehir'de bulunan kendisi gibi yetenekli müzisyenlerle bir araya gelerek Abdallar Topluluğu'nu kuran ozan, düğünlerde sazını çalmaya devam etti. Ertaş, çalıştığı için okulunu tamamlayamadı ve okumayı ağabeyi Necati Ertaş'tan öğrendi.
Bozlak türkülerini "feryat" kelimesiyle anlatan Ertaş, henüz 14 yaşındayken İstanbul'a yerleşti. Sanatçının, babasıyla birlikte seslendirdiği "Neden Garip Garip Ötersin Bülbül" ismindeki ilk plağı 1957'nin sonunda yayımlandı. Sözlerini babasının yazdığı ve İstanbul Şen Çalar Plak'tan çıkan bu çalışmayla halk tarafından yoğun ilgi gören Ertaş, geniş kitlelere ulaşmayı başardı.
Köylerde ve düğünlerde kendisi gibi müzisyenlerle bir araya gelerek çalan sanatçı, gittiği bir köyde yazdığı ilk bestesinin hikayesini şu sözlerle dile getirmişti: "Bir düğüne gittik. Düğünde çalgıcıları oda oda gezdirirlerdi. Gelen misafirler, akşam köyün odalarına dağılırdı. Odalardan birine vardım ki, içeride bir hasta yatıyordu. Bir kadın vardı yanında. Ben geri çıktım. Köyün kahyası dedi ki 'Burada da çalacaksın.' Ben ne çalayım? Genç bir delikanlı yatıyor, bir de yaşlı anası var yanında. Ne çalıp söylediğimi bilmiyorum. O gece etkilendim o gençten. Geldim, oturdum, kendi kendime, 'Anam ağlar başucumda, oturur'u yazdım. İlk bestem bu oldu. Ama benim yazdığımı uzun yıllar hiç kimseye söylemedim."
Kaleme aldığı şiirlerde "Garip" mahlasıyla kendi hayatını anlatan Ertaş, "Mahalli sanatçı" unvanıyla Ankara TRT Radyo Evi'nde programlar yaptı. Felç geçirdiği için programlara ara veren sanatçı, Almanya'ya gitti ve tedavisine orada devam etti. Tedavisi olumlu sonuçlanan Neşet Ertaş, sağlık sorunlarından dolayı ara verdiği sanat hayatına 2000 yılında İstanbul'daki konseriyle geri döndü.
Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olduğu yıllarda kendisine "Devlet Sanatçısı" unvanını teklif edildi ancak sanatçı bu teklifi reddetti. Daha sonra bir röportajında "Ne demek devlet sanatçılığı? Hepimiz bu devletin vatandaşı, bu memleketin sanatçısıyız. Ayrıca bir 'devlet sanatçısı' ne demek? Ben burada bir 'ayrım' gördüğüm için kabul etmedim." sözlerini dile getirdi ve bu tutumuyla halk tarafından büyük övgü aldı.
Kırşehir'de babası Muharrem Ertaş ve kendisine ait bir anıtı bulunan usta sanatçının hayatı ve eserleri, Prof. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap olarak yayımlandı ve okuyucuyla buluştu.
NEŞET ERTAŞ EVLENDİ Mİ? NEŞET ERTAŞ'IN EŞİ VE ÇOCUKLARI KİM?
Bir süre İstanbul'da yaşadıktan sonra İstanbul'dan ayrılıp Ankara'da sanat çalışmalarına devam eden sanatçı, çalıştığı gazinoda Leyla Hanım'la tanıştı. Neşet Ertaş, 1960 yılında Leyla Hanım ile evlendi. Bu evlilikten üç çocuk sahibi olan çift, 7 yıllık evliliğin ardından yollarını ayırdı.
NEŞET ERTAŞ TÜRKÜLERİ
Neşet Ertaş, sık sık konuşmalarında ve röportajlarında şarkılarının hikayelerini dile anlattı. Eserlerinde genellikle aşk temasını işleyen ünlü halk ozanı, hayatı boyunca yaklaşık 400 plak, birçok kaset ve "long play"e imza atttı.
Neşet Ertaş’ın 1957-1979 yılları arasında yaptığı bazı eserleri şunlardır;
Çoban
Hareli Gelin
Diloylu Halay Havası
Varıp Bir Kız On Yaşına Değince
Şeytanın Atına Binip Yeldirme
Bir Leyla Misali
Yardan Tatlısı Bulunmaz
Engeller Koymuyor Yar Sana Varsam
Ceylan
Vefasız Yar Aşkına (vay bana vah bana)
Kıbrıs Destanı (Kıbrıs Barış Harekâtından Sonra Yazmış Olduğu Türküsü)
Giyindim Kuşandım Gittim Düğüne
Aşk Elinden Ağlayan
Sar Leyla Leyla (ayrıldığı eşine yazdı)
Hasta Düştüm
Tor Şahin Misali
Uyma Sakın
Yolcu (Bu dünyaya gelen yolcu)
NEŞET ERTAŞ’IN ALBÜMLERİ
1957 - Neden Garip Garip Ötersin Bülbül
1960 - Gitme Leylam
1979 - Türküler Yolcu
1985 - Sazlı Oyun Havaları
1987 - Türkülerle Yaşayan Efsane Deyişler Bozlaklar Türküler
1988 - Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 - Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 - Kibar Kız
1989 - Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 - Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 - Gel Gayri Gel
1992 - Şirin Kırşehir
1993 - Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 - Seçmeler 2
1995 - Seçmeler 3
1995 - Seher Vakti
1995 - Altın Ezgiler 3
1995 - Benim Yurdum
1997 - Nostalji 1
1998 - Ölmeyen Türküler 2
1999 - Ölmeyen Türküler 3
1998 - Gönül Yarası
