Amerikan istihbarat teşkilatı NSA (National Security Agency) tarafından gizliliği kaldırılmış atom bombası belgeleri Yunanistan'da paniğe neden oldu. 26 Eylül-6 Ekim 1966 tarihleri arasında ABD'nin Türkiye Büyükelçiliğinde cereyan eden rapor trafiği, Ankara'nın nükleer silahlara ilgisinin yarım asrı geçtiğini ortaya koyuyor.
Ukraynalılar Türkiye'ye gelip Bayraktar şarkısı söyledi: Moral gecesinde renkli anlar
5 bin saate ulaşan millî uçağın yeni versiyonu hazır: HÜRKUŞ-2...
O BELGELERDEKİ İDDİALAR NEYDİ?
Belgelerdeki iddiaya göre 1966 yılında Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürü Sadrettin Alpan, Genelkurmay İkinci Başkanı Refik Tulga'dan bir 'talimat' alır.
Orgeneral Tulga, Türkiye'de nükleer bomba geliştirmek için proje yürütülmesini ve bu projede o dönem ODTÜ'de görevli fizikçi Prof. Erdal İnönü ile Sadrettin Alpan'ın görev almasını ister. (Belgede Erdal İnönü yanlışlıkla Ömer İnönü ismiyle bahsediliyor.)
Tulga'nın Alpan'a ilettiği bu talimata ilişkin kritik bilgiyi ABD Büyükelçiliği'ne jurnalleyen kişi ise bir TÜBİTAK personelidir.
Türkofobik Hindistan'da çarpıcı soru: Osmanlı günleri geri mi dönüyor?
GÖKDOĞAN füzesi kaç kilometreden vurdu? Açıklanan menzil herkesi şoke etmişti
RUSYA SEYAHATİNİ ABD ELÇİLİĞİNE YETİŞTİRMİŞ!
Büyükelçilikte 'bilim uzmanı' sıfatıyla görevli Clarence Wendel'den randevu talep ederek aynı gün onunla görüşen TÜBİTAK görevlisi, atom bombası planlarından epey rahatsız olmuştur. Amerikan elçilik görevlisi Wendel, hazırladığı raporda bu görüşmeyi şöyle anlatıyor:
"TÜBİTAK'taki kaynak, böyle bir programın Türk bilimsel ve mali kaynaklarını sömüreceğini düşünüyor. Gözle görülür bir hınç içinde konuya karşı çıkıyor. Kaynak ayrıca geçtiğimiz yaz Prof. İnönü'nün Rusya'ya gittiğinden bahsetti. Orgeneral Tulga'nın atom bombası planının askeri ve siyasi sonuçları göz önüne alındığında bu ziyaret de muhtemelen gizliydi.
YORUMUM: Bazı göstergeler bu hikayeyi gerçekçi kılıyor:
1-İstanbul'da 200 megavatlık bir nükleer reaktörün planlandığına dair yinelenen Türk iddiaları.
2-Maden Tetkik Arama Kurumu'nun harcamaları. Son 6-7 yıl boyunca uranyum arama çalışması yürütüldü ve düşük dereceli cevher yatakları keşfedildi.
3-Atom enerjisinin barışçıl amaçlarla kullanılmasına ilişkin ikili anlaşma müzakerelerinde Türk tarafının oyalama ve pazarlık hamleleri..."
Türkofobik Hindistan'da çarpıcı soru: Osmanlı günleri geri mi dönüyor?
BÜYÜKELÇİ BİLGİYİ HIZLA MERKEZE GEÇTİ
Personelinden bu kritik raporu alan dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Parker T. Hart, Washington'a rutin-dışı bir istihbarat notu geçer. Hart gönderdiği mektupta şöyle diyor:
"Maden Ataşemiz/Bilim Görevlimiz Clarence Wendel'in Türkiye'nin bir atom silahı geliştirmeye yönelik olası emelleri hakkında bana ekteki muhtırası, mevcut nazik durumu yansıtıyor ve bu nedenle bu bilgiyi rutin bir rapor aracılığıyla bildirmemeye karar verdik. Bu bilgiyi Washington'da olması gerektiğini düşündüğünüz insanlara iletmeyi size bırakıyorum. Rapora ilişkin bilgiyi burada General Evans ve John Leavitt dahil birkaç kıdemli subayla sınırlı tutuyorum.
Elbette, atom silahı üretimine yönelik hazırlıklara işaret edebilecek herhangi bir Türk faaliyetine karşı gözlerimizi ve kulaklarımızı dört açacağız. Ön değerlendirmem, Türklerin Fransızların ayak izlerini takip etmeye hazırlandıkları değil, yayılmaya karşı hatta daha fazla ciddi kırılmalar olması durumunda kendilerini çoğunluğa atlayacak bir pozisyona soktukları yönünde."
Amerika HÜRJET motorunu vermezse alternatifi var: Daha yüksek itiş gücü...
YUNAN HALKINA BİR KORKU DAHA...
Gizliliği kaldırılmış NSA belgelerindeki bilgilerden ötürü büyük şaşkınlık yaşayan Yunan haber siteleri, Türkiye'nin 1960'lardan beri nükleer silah edinme peşinde olduğunu, Ankara'nın nükleer Pakistan'la ilişkileri düşünüldüğünde bu hedefe ulaşmış olabileceğini iddia ediyor.
Pentapostagma haberinde şu ilginç ifadeler dikkat çekiyor:
"Türkiye'nin nükleer güce sahip olma olasılığı olduğuna ilişkin elimizde çok sayıda ve sağlam belgeler var. Bu senaryo bizi otomatik olarak Türk Cumhurbaşkanı'nın BORA, ATMACA ve TAYFUN füzeleriyle yönelttiği tehditlere götürüyor.
Türkiye'nin, özellikle de Erdoğan'ın nükleer silah sahibi olmayı istemesi yeni bir şey değil. Bu konuda Pakistan'la işbirliği içinde olabilirler.
ABD'nin Türkiye ve Pakistan bürokrasisinde bu konuya derinlemesine vakıf olup olmadığı büyük bir soru işareti. Pakistan, Ankara'ya nükleer savaş başlıkları tedarik etmiş olabilir.
Tüm bunların bir senaryo olarak kalmasını ve arkasında hiçbir şeyin olmamasını umuyoruz.
2013 yılında Alman medyası, Türkiye ve Pakistan'ın uranyum zenginleştirmek için gizli bir nükleer merkez oluşturduğunu iddia etmişti. Bu tesisler Türkiye'nin yoğun ormanlık alanlarında bulunuyordu ancak 2020 yazında Akdeniz bölgesini vuran yoğun orman yangınları sözkonusu tesisi açığa çıkardı."
Pentapostagma haberinde, orman yangınları sonucu ortaya çıkan 'gizli nükleer tesisin' nerede olduğu bilgisi yer almadı. İstihbarat raporu ve çeşitli iddiaların alt alta konulmasıyla Türkiye'nin nükleer silahlara ulaştığını ileri süren Yunan gazetesi, yine Yunanlılara korku pompaladı.
