İngilizler Ağrı'daki Nuh'un Gemisi'ni konuşuyor: Yeni görüntüler heyecan verdi! Ölçüleri tıpatıp uyuyor

İngilizler Ağrı'daki Nuh'un Gemisi'ni konuşuyor: Yeni görüntüler heyecan verdi! Ölçüleri tıpatıp uyuyor

Kur'an-ı Kerim'de Cudi Dağı'nda olduğu bildirilen Nuh'un Gemisi, araştırmalarda elde edilen yeni bulgularla İngiliz basınının gündemine oturdu. 

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Harita Yüzbaşısı İhsan Durupınar'ın 1959 yılında Ağrı Dağı'nın güneyinde keşfettiği 'Nuh'un Gemisi' bu kez İngiltere'de gündeme oturdu. İran sınırına 3,5 kilometre uzakta bulunan gemi biçimli höyük, yeni bulgulara ilişkin Daily Mail gazetesinin haberiyle ilgi çekti. 

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi ve ABD merkezli Andrews Üniversitesi ekiplerinin ortak çalışması sonucu elde edilen bulguları yayınlayan Londra medyası, Ağrı'daki arazide yapılan ölçümlerin kutsal metinlerde Nuh'un Gemisi'ne ilişkin verilen ebatlara uyduğunu kaydediyor. 

"Geminin ölçülerinin '300 arşın, 50 arşın, 30 arşın' olduğu söyleniyordu. Bu da 515 feet (156 metre) uzunluğa, 86 feet (26,2 metre) genişliğe ve 52 feet (15,8 metre) yüksekliğe denk geliyor" ifadesine yer verilen haberde sık sık İncil'den alıntılar yapılarak şöyle denildi:

"Arkeolog ve bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından Durupınar oluşumu üzerinde yapılan yeni araştırma, geminin Doğu Anadolu'daki noktanın altında gömülü olduğuna inananların dikkatini çekti.

Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi Araştırma Ekibi adlı grubun üyesi bilim insanları, toprakta insan faaliyeti izleri olup olmadığını yeni bir teknolojiyle analiz etti.

Toplanan örneklerin 3 bin 500 ila 5 bin yıllık olduğu belirlendi; bu da İncil'deki tufan zaman çizelgesiyle örtüşüyor. 

Bilim insanları ayrıca toprakta denizden gelen materyaller buldu. Bunun Nuh'un Gemisi'nin karaya oturduğu yer olabileceği ya da en azından derin sulara gömüldüğü yer olduğu düşünülüyor. 

İncil'de geminin, Dünya'yı sular altında bırakan 150 günlük bir sel felaketinin ardından içindeki tüm canlılarla birlikte Türkiye'deki Ağrı Dağı eteklerine yerleştiği yönünde kayıtlar var. 

Doğubeyazıt ilçesinde bulunan jeolojik oluşum, 1959 yılında keşfedildiğinden buyana potansiyel saha olarak değerlendiriliyor. Durupınar Formasyonu'nu gösteren uydu görüntüleri İncil'de adı geçen geminin boyutlarını yansıtıyor."

O YAPI BİNLERCE YILDIR BOZULMADI 

Nuh'un Gemisi'ni gösterdiği öne sürülen jeolojik alana ilişkin Kültür Bakanlığı ise şu bilgileri veriyor: 

Nuh'un Gemisi Ağrı Dağı'nın güney karşısındaki Telçeker ile Üzengili köyleri arasında doğal bir anıttır. Aslında bu anıt gemi biçiminde bir şekil, iz(siluet)dir. 

Kalıntı Türkiye-İran transit yoluna 3,5 kilometre mesafededir. Nuh tufanı sonucunda karaya oturan geminin burada kaldığı öne sürülmektedir. Buranın halk arasındaki adı Cudi Dağı'dır. 

1983 yılından itibaren kutsal geminin kalıntılarını burada arama çalışmaları hızlanmıştır. Başta James Irwin olmak üzeri Amerikalı araştırmacılar burayı çok yönlü incelemişlerdir. Türk bilim adamları (Atatürk Üniversitesi ve MTA Enstitüsü) bu oluşumu bilimsel yönden incelemişlerdir.

Nuh'un Gemisi'nin izi ilk kez 11 Eylül 1959 günü harita yüzbaşısı İhsan Durupınar tarafından keşfedildi. Durupınar, doğu bölgesinin havadan çekilmiş fotometrik haritalarını tetkik ederken ilginç bir resmi buldu. Resim bütün dünyayı ilgilendiriyordu. Bunun Nuh’un Gemisi olma ihtimali vardı.

Şekil Nuh'un gemisi olması kadar ilginç olmakla beraber, doğal anıt niteliğindedir. Yer kabuğunun bir oyunu sonucunda oluşsa dahi, şekil yer bilimleri açısından da ilginçtir. 

Nuh'un Gemisi'nin kütlesi, sürekli heyelan olan ve akıntının bütün şiddetiyle devam ettiği yamaçta olduğu halde, yerinde basit kalmış, şekil bozulmamıştır. 

Kütlenin biçimi, insanoğlunun yaptığı ilk gemilere benzerlik göstermektedir. Baş tarafı çok dar, arka kısmı ortaya doğru daralmış haldedir. Boyut olarak 165x50x13 metre ölçüsündedir. (Bu rakamlar, kutsal kitaplarda belirtilen ölçülere uymaktadır.) 

Çevresini oluşturan toprak toprağa kıyasla gemi kütlesinin malzemesi kuvvetli bir fiziksel mukavemete sahiptir. Gemi içinde ve yüzeyinde üç ayrı seviyede dizilmiş, eşit aralıklarla dağılmış ve fiziksel farklılıklar gösteren bölümler mevcuttur. Geminin muhtelif yerlerinde gemi direklerini andıran boşluk ve tümsekler vardır. 

KUR'AN-I KERİM'DE NUH TUFANI

Dünya üzerinde tahrif edilememiş tek kutsal kitap olan Kur'an-ı Kerim'de Allah-u Teâlâ Nuh Tufanı'nı çeşitli ayetlerde şöyle bildiriyor:

MÜ'MİNUN SÛRESİ

(23) Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik ve o: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka bir tanrı yoktur. Hâla sakınmaz mısınız? dedi.

(26) (Nuh), Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!

(27) Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca her cinsten birer çift ile, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır.

(28) Sen, yanındakilerle birlikte gemiye yerleştiğinde: «Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun» de.

(29) Ve de ki: Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın.

(30) Şüphesiz bunda (Nuh ve kavminin başından geçenlerde) birtakım ibretler vardır. Hakikaten biz (kullarımızı böyle) deneriz.

(31) Sonra onların ardından bir başka nesil meydana getirdik.

HÛD SÛRESİ

(36) Nuh'a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık  (sana) asla inanmayacak. Öyle ise onların işlemekte olduklarından (günahlardan)  dolayı üzülme.

(37) Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz)  uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey)  söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!

(38) Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: «Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!

(39) Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve sürekli bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz.»

(40) Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik ki: «(Canlı çeşitlerinin)  her birinden birer çift ile -(boğulacağına dair)  aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.

(41) (Nuh) dedi ki: «Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır. Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.»

(42) Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de)  bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi.

(43) Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh):  «Bugün Allah'ın emrinden (azabından),  merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur» dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.  

(44) (Nihayet)  «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu)  tut!» denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de)  Cûdî (dağının)  üzerine yerleşti. Ve: «O zalimler topluluğunun canı cehenneme!» denildi.